• 0

Arkadaşımın Türbanlı Karısını Orospuya Çevirdim! (

Category : Genel

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Arkadaşımın Türbanlı Karısını Orospuya Çevirdim! (

Merhabalar. Adım Nahit, 32 yaşındayım. Yıllarca bir fabrikanın müdürlüğünü yaptıktan sonra, 7 yıldır tecil ettirdiğim askerliğimi yapmak için müracatta bulundum. Fabrikada tüm personel tarafından sevilen, sayılan, aynı zamanda çok otoriter biriydim. Fabrikanın yemekhaneden sorumlu aşçısı, Erkan isminde genç biriydi ve iki ay önce 17 yaşında bir kızla evlenmişti. Düğününe beni de davet etmiş, ben şehir dışında olduğum için düğünlerine gidememiş ve evlendiği kızı görememiştim, fakat çokta merak ediyordum. Bu arada erkan benden çok korkar, aynı zamanda çokta saygı gösterir, her zaman günlük menü dışında bana özel yemekler yapar, bazen de, “Müdürüm bir gün seninle kafaları çekelim, mezeler benden!” derdi. Ama bir türlü işlerimizin yoğunluğu nedeniyle fırsat bulamamıştık. Neyse günüm geldi işimden ayrıldım ve askere gittim.

Askerden geldikten sonra oturduğum apartmanın altında boş olan bir dükkanı kiraladım ve inşaat malzemeleri üzerine bir işyeri açtım. Aradan 6 ay kadar geçmişti, bir gün fabrikaya eski patronumu ziyaret için gittim. Fabrikada benim dönemimden çalışan hiç kimse kalmamış, bütün personel yenilenmiş, patron işleri baya bir küçültmüştü. Çalışanlara yemekhane sorumlusu Erkanı sordum, onun da işten ayrıldığını ve yemeklerin tabildottan geldiğini söylediler. 15 gün kadar sonra bir gün sabah dükkanın önüne bir sandalye atıp güneşlenirken, motorlu birisi önümden geçti ve Erkana çok benziyordu. Ama güneş gözlüğü taktığı için tam emin olamadım. Aynı kişi akşam üzeri tam ters istikamete doğru geçince, ben sabahları ve akşamları yola bakmaya başladım ve her gün geçiyordu. Birkaç gün sonra akşam geçerken ben bunu durdurdum, evet Erkandı. Beni görünce baya bir şaşırdı, “Oooo müdürüm!” deyip elime sarıldı. Dükkana davet ettim. Hoş beşten sonra, “Birkaç gündür görüyorum ama emin olamadım, her gün bu caddeden nereye gidiyorsun?” diye sordum. Yeni taşınmışlar, evi caddenin sonundaki varoş mahallesinde imiş ve başka bir fabrikada aşçı olarak çalışıyormuş…

Baya bir hasret giderdikten sonra, motoruna bindi, giderken de, “Müdürüm, ailecek te görüşelim, buralarda hiç çevremiz yok, herkes kendi halinde, bari sizinle gidip gelelim, hanımın ve çocuğun çok canı sıkılıyor!” dedi. Okeyleştik ve “İstediğiniz zaman buyurun gelin!” dedim. Akşam durumdan eşime de bahsettim. Bu arada ben 8 yıllık evliyim ve 4 yaşında bir çocuğum var. Erkanın da hemen bir çocuğu olmuş ve bir buçuk yaşına girmiş. Eşim, “Olabilir, eğer hanımı kafadengi birisi ise, benim de canım sıkılıyor aslında, benim içinde iyi olur.” dedi. Erkan birkaç gün sonra dükkanın önünden motorla geçtiğinde bu sefer arkasında başörtülü, pardesülü kapalı bir bir bayan ve kucağında bir çocuk vardı. Ofisimde olduğum için onlar beni görmedi, ama ben çok şaşırmıştım, karısının kapalı biri olabileceğini hiç düşünmemiştim ve ilk defa görüyordum, fakat çok hızlı geçtikleri için doğru dürüst görememiştim.

Cumartesi akşam üzeri Erkan dükkana uğradı ve “Müdürüm, müsaitseniz Pazar günü size gelmek istiyoruz?” dedi. Karıma telefon açıp müsait olup olmadığımızı sorduğumda, karım da, “Müsaitiz müsaitiz, buyursunlar gelsinler, hatta biraz erken gelsinler kahvaltıyı da birlikte yapalım!” dedi. Pazar günleri işyerini açmıyordum, Pazar sabah erkenden kalkıp unlu mamül fırınına giderek Simit, Poaça ve Börek aldım ve beklemeye başladık. Saat 10:00 gibi geldiler, kapıda karşıladık. İçeri geçtiler, “Hoşgeldin!” diyerek eşine elimi uzattım ve tokalaştık. Ama ne tokalaşma! Elleri ateş gibi yanıyordu! Samimi bir şekilde, “Ben Hayriye!” dedi. “Ben de Nahit!” dedim ve ekledim, “Bu arada siz hasta olacaksınız galiba, ateşiniz var!” dedim. Hayriye hafif gülümseyerek, “Yok, benim doğal halim bu!” dedi. Erkan da, “Müdürüm ben kışın soba kullanmıyorum, Hayriyenin teni çok sıcaktır!” dedi, gülüştük. Hayriye minyon tipli, hafif çukur gözlü, beyaz tenli, yüzü ve vücut yapısı süper güzel bir kadındı. Ona bakmaktan kendimi alamıyor, fakat göz göze gelmeye de korkuyordum.

Kahvaltı masasına geçtik. Hayriye çocuğu uyutmak için yan odaya geçti. Bu arada biz masaya oturunca, ona benim karşımdaki sandalye kaldı. 5-10 dakika sonra geldi ve karşıma oturdu. Derin bir kahvaltı sohbeti, yaz olduğu için balkon kapısı açık, güzel bir ortam, kakara kikiri 2 saat kadar masada kaldık. Hayriye kapalı olmasına rağmen çok hoş sohbet, biraz utangaç ama konuşkan birisiydi. Kahvaltıdan sonra biz balkonda koyu sohbete dalmışken, hanımlar bulaşık falan derken öğlen oldu ve hanımlar yanımıza gelerek pikniğe gitme teklifinde bulundular. Hazırlıklar yapıldı pikniğe gittik. Vaktimiz çok güzel ve eğlenceli geçiyor, bu arada samimiyetimiz artıyordu. Piknikte çay içerken Hayriye bana, “Nahit abi, Erkan 3 yıldır seni öyle anlatıyordu ki, merakımdan çatlamıştım!” dedi. Erkan da lafa girdi, “Ee o benim biricik müdürüm, bana çok babalık yaptı, ondan gördüğüm iyiliği babamdan görmedim ben, gerçi fabrikada yardım etmediği tek işçi yoktu, o fabrikadaki bütün işçilerin babasıydı!” dedi. Hayriye de, “Abi ne zaman bir durum olsa Erkan, şimdi Nahit müdürüm olacaktı ben bu hale düşmezdim diyor, seni anlata anlata bitiremiyor!” dedi. Bu arada eşim bir bana, bir Hayriyeye bakıyor, bir şeyler çözmeye çalışıyordu. Ben ise kötü duygulara girmemek için kendimi zorluyor, fakat Hayriyeden de gözümü alamıyordum. 19 – 20 yaşında, süper güzel bir hatun karşımda ve göz göze gelmemek için resmen kendimle savaşıyorum.

Akşam üzeri piknikten döndük, akşam yemeği falan derken saat 22:30 oldu. Herkes pikniğin de etkisiyle baya yorulmuştu. Bunlar, “Artık kalkalım…” dediler. Sabah gelirken minibüsle geldikleri için yine minibüsle gitmeleri gerekiyordu ben, “Olmaz, minibüsle göndermem, sizi ben bırakırım!” dedim. “Ya zahmet etme.” falan dediler. Ben de, “Hem evi de öğrenmiş olurum.” deyince itiraz etmediler. Eşime, “İstersen sen de gel.” dedim. Eşim, “Ben yorgunum, sen bırak gel.” dedi. Neyse ben bunları evlerine bıraktım. Arabadan inerlerken çocuk Erkanın kucağında idi. Vedalaşırken yine tokalaştık, ama Hayriyenin elleri yine ateş topu gibi yanıyor ve içimi fena yapıyordu. Elimi bırakmadan, “Nahit abi her şey için çok teşekkürler, çok güzel bir gündü, en kısa zamanda biz de sizi bekliyoruz!” dedi. Bu arada gözlerimin içine bakıyordu, durduğum yerde yarağım kazık gibi olmuş, yüzüm kızarmıştı. “Abi sen bana diyorsun ama sen hasta olacaksın, yüzün kıpkırmızı ve terliyorsun!” dedi. Ben de güneş çarpmış olabileceğini söyledim. Vedalaştık ve ben eve döndüm.

Eşim geceliğini giymiş yatmış, yatakta beni bekliyordu. Soyundum ve yatağa girdim. Biraz sohbet ettik, onları nasıl bulduğunu sordum. Çok beğendiğini, iyi insanlar olduğunu ve görüşebileceğimizi söyledikten sonra bana manalı manalı bakarak, “Umarım bu düşüncelerim yüzünden beni pişman etmezsin!” dedi. (Eşim çok kıskanç bir yapıya sahiptir). “Ne demek istiyorsun?” dedim. “Kız çok güzel ve sana da çok hayran kaldı!” dedi. “Ne alaka? Kocası anlatmış, o da merak etmiş, ne var bunda?” dedim. “Daha çok toy, sen yine de dikkat et!” dedi. “Abartıyorsun! Duymadın mı, bana Abi diyor, ayrıca kapalı birisi!” dedim. “Orası öyle, ama ne bileyim, o kadar güzel ki kıskanmamak elde değil!” dedi. Ben de, “Sen ondan güzelsin karıcığım!” diyerek dudaklarından öptüm ve amını avuçladım ve okşamaya başladım. Sonra karımın külodunu çıkardım, amını yalayıp, az önceki elin sıcaklığının ve konuşmalarında etkisinde kalarak kazık gibi olmuş yarağımı karımın amına geçirdim. Karım, “Offfffff, işte bu huyuna bayılıyorum senin, ne zaman aklımdan geçse yarağını amımda buluyorum!” diyor ve dudaklarını ısırıyordu…

Ben ise Hayriyeyi siktiğimi hayal ediyor, karıma köklüyordum. Karım zevke gelmiş çılgınlar gibi inliyor, “Ben bu yarağı kimseyle paylaşamam! Bu yarak bana ait! Sakın o karıyı sikeyim deme!” diyor, kendi kuşkularını dillendiriyordu. “Karıcığım merak etme, Hayriye karşımda soyunup bacaklarını ayırsa bile dönüp bakmam!” diyerek karımın amına pompalıyordum. Karım, “Ben seni bilmezmiyim? On senedir yediğim bu yarağı tanımazmıyım? Öyle bir fırsatı kaçırırmısın sen, bulduğun ilk fırsatta koyarsın kızın amına!” diyor, beni daha da azdırıyordu. 20 dakikadır karımı sikiyordum ve artık son noktaya yaklaşmıştım, hızla pompalıyor, “Merak etme aşkım, siksem bile bana senin kadar zevk veremez!” diyerek karımı rahatlatmaya çalışıyordum. Karım ise ikinci defa boşalıyor olmanın zevkiyle, “Sik kocacığım sik, bu yarağa helal olsun, bu yarak ne Hayriyeler hak ediyor! Offfff çıldırıyorum, pompala kocacığım, kökle amıma!” derken, korunmadığı için, yarağımı son bir hamleyle karımın amından çektim ve göbeğine boşaldım. Nefes nefese kalmış bir vaziyette üzerinde 2-3 dakika hareketsiz kaldım, sonra yanına uzandım. Karım dudağıma bir öpücük kondurarak, “Az önce söylediklerimi sakın ciddiye alıp ta kıza birşey yapayım deme haa! Sana belli olmaz, izin verdiğimi falan düşünürsün!” diyerek gülümsedi.

Aradan 3-4 gün geçmişti ama Hayriye bir türlü aklımdan çıkmıyor, resmen bütün gün düşüncemi işgal ediyordu. Ellerinin sıcaklığı aklıma geldikçe yarağım kalkıyor, elleri böyleyse acaba amı nasıldır bunun diye düşünmeden edemiyor, bir yandanda arkadaşımın karısı hakkında böyle düşünceler taşıdığım için kendime kızıyor, müthiş bir suçluluk duygusu yaşıyordum. Tam bir ikilem içindeydim. Bir akşam vakti tam dükkanı kapatmayı düşünüyordum ki, Hayriye caddenin karşı kaldırımından kucağında çocuk ile yavaş yavaş yürüyerek evlerinin ters istikametine doğru gidiyor ve sık sık arkasına dönüp bakıyordu. Hemen koşarak yanına gittim ve arkasından, “Hayriye?” dedim. Galiba sesimi tanıyamadığı için birden irkildi, beni görünce de biraz rahatladı. “Bu saatte böyle yaya nereye gidiyorsun? Hayır mı?” dedim. “Abi sorma ya, Erkan gece vardiyasında çalışıyor, işe gitti, ben de annemlere gidiyorum. Minibüsü beklemeyeyim, yavaş yavaş yürüyeyim dedim, ama hep dolu geçiyorlar, almadılar, buraya kadar geldim.” dedi. Ben de, “Yorulmuşsun, gel biraz dinlen, böyle olur mu, o kadar yol kucağında çocukla yürünür mü, gel hadi!” diyerek çocuğu kucağından alarak, biraz da emrivaki bir tavırla işyerime götürdüm…

Hayriye yorulmuş, kan ter içinde kalmıştı. Soğuk bir kola ikram ettim. “Abi ben almasaydım, geç oluyor, şimdi minibüsler nöbete düşerse çok geç kalırım!” dedi. Ben de, “Merak etme, seni bu saate minibüsle gödermem, ben bırakırım, rahat ol, al şunu iç, serinle biraz!” dedim. “Nahit abi zahmet etme, ben minibüsle giderim!” dedi. Ben kaşlarımı çatarak, “Seni bu saatte böyle göndermem, sonra Erkan duyarsa bana kırılmaz mı?” dedim. Hayriye de çaresiz, “Peki abi!” dedi ve kolayı aldı. Çocuk uyuyordu, koltuğa yatırmıştım. Sohbete başladık, tam karşımda oturuyor ve havadan sudan konuşuyorduk. Ben ise yine gözümü dikmiş öyle derinlere dalmıştım. Birkaç defa göz göze geldik. Ben hep gözümü kaçırıyordum ve sonuncuda kaçıramadım, bir an sessizlik oldu, 10-15 saniye gözgöze bakıştık. Bu defa o gözünü kaçırdı, ben hemen toparlanmaya çalıştım, ama bu arada masa altında benim yarak yine kazık gibi olmuştu. “Abi ne zaman kapatıyorsun?” dedi. Ben de, “5-10 dakikaya kadar kapatırım, gideriz!” dedim. Bu arada yukarıyı evi aradım ve bir işim olduğunu, bir yere kadar gidip geleceğimi ve merak etmemelerini söyledim.

Masanın altından yarağımı düzelttim, eğer anlarsa rezil olacağımı düşündüm ve sakinleşmek için birkaç dakika dikkatimi dağıttım, masadaki evrakları dosyaları falan toparladım. Sakinleşince de, “Hadi kalkalım!” deyip çocuğu kucakladım ve arabaya kadar ben götürdüm. Arabaya varınca çocuğu almasını, kapıları açacağımı söyledim. Çocuğu alırken ben biraz çekingen davrandım, ama o çok rahattı ve yanaştı, çocuğu sıkı tutabilmek için sarılarak alırken, benim kolumun birisi çocukla onun arasında kaldı ve pardüsünün üzerinden taş gibi göğüslerini ilk defa hissederken neredeyse kalp krizi geçirecektim. Kapıları açtım, arkaya binmek istedi. “Aşk olsun, bu da ne demek oluyor? Hakaret sayarım bunu!” deyince, “Ay abi özür dilerim, böyle düşüneceğini bilemedim!” dedi ve ön tarafa geçti. Neyse yola çıktık, bu arada hava iyice kararmıştı. Ben acele etmiyor, yolu uzattıkça uzatmaya çalışıyorum. Gideceğimiz yer normal trafikte yarım saatlik yoldu, ama akşam trafiği de işin içine girince baya bir uzadı. Trafik durunca, ben kucağındaki çocuğun yanağını okşamak bahanesiyle ona yanaşıyor, zaman zaman kazara olmuş gibi göğüslerine elimi sürtüyordum…

Çaktırmadan kalkmış yarağımı düzelttim ve konu açılsın diye, “Demek Erkan benden çok behsetti ha, öyle mi?” diye sordum. “Sorma Nahit abi, seni yere göğe sığdıramıyor, ben de merakımdan çatlıyordum.” dedi. “Eee merakın geçti mi? Nasıl, merak ettiğin kadar varmıymışım bari?” dediğimde, bir iki saniye sustu ve “Evet, çok iyi bir insansınız!” dedi. “Teşekkür ederim, sizde iyisiniz, Erkanı severim, çok saygılı çok efendi bir çocuk. Onla evli olğun için çok şanslısın! Eminim iyi bir kocadır!” diye zarf attım. Hayriye yine bir iki saniye sustuktan sonra, “Eh işte, öyledir…” dedi. “Ne demek şimdi bu? Nasıl eh işte? Evliliğinizde sorun mu yaşıyorsunuz?” diye sordum. “Abi evlilik olur da sorun olmaz mı?” dedi. “Hayırdır, büyük bir sorun mu? Bak üzüldüm şimdi, oysa ben sizi çok mutlu görmüştüm.” dedim. “Yok, tabi ki mutluyuz, ama bizim de kendimize göre sorunlarımız var tabi, biraz özel sorunlar Nahit abi.” dedi.

“Bana güvenebilirsin, eğer paylaşmak istersen seni dinlerim ve elimden geldiğince de çözümü konusunda yardımcı olurum, ayrıca bende sır olarak kalır, bu konuda bana güvenebilirsin!” dedim. “Nahit abi sana güvenmesem bu kadarını da söylemezdim zaten, ama güvensem de daha fazlasını anlatmam doğru olmaz.” dedi. “Peki sen bilirsin!” deyip, torpidodan bir kartvizitimi çıkardım ve uzattım, “Eğer çok daralır da konuşmaya ihtiyaç duyarsan çağrı bırak, ben seni ararım!” dedim. Kartı aldı, “Tamam abi, ararım!” dedi. Bu arada yüzü değişmiş, hüzün, utanma, çekinme ve korku karışımı tuhaf bir ifade almış, gözlerini karşıya dikmiş anlamsızca yola bakıyordu. Bir kart daha çıkardım ve bir kalemle birlikte uzattım, “Buna da sizin numarayı yaz, bende de sizin numaranız bulunsun.” dedim. Numarasını yazdı ve uzattı. Baktım ev numarasını yazmış sadece, “Cep numaranı da yazsaydın.” dedim. “Ben cep telefonu kullanmıyorum, hep evde olduğum için ihtiyacım olmuyor.” dedi. “Peki tamam!” dedim.

Bu arada gideceğimiz yere varmıştık. Hayriyeye arabadan inmeden ona, “Sen kötü görünüyorsun, büyük bir sorununuz var galiba?” diye sordum. “Yok bir şey abi, sonra anlatırım!” dedi. “Tamam o zaman, yarın mutlaka telefonunu bekliyorum, anlatacaksın bana!” dedim. “Tamam! Erkan öğleden sonra saat 2:30 gibi evden çıkıyor, ozaman ararım.” dedi. “Tamam o zaman saat 2:30 dan sonra telefonunu bekliyorum, mutlaka ara bak! Bu arada sen geri nasıl döneceksin, saatte epeyce oldu?” diye sordum. “Ben bu gece burada kalacağım abi, kardeşimin düğün hazırlıkları var, yarın alışverişe çıkacağız, alışverişten sonra oradan direkt minibüsle dönerim eve. Abi çok teşekkür ederim, sana zahmet oldu bu geç saatte.” dedi. “Ne zahmeti canım, ne olacak ki, ne zaman arabalık bir durum olursa, gece gündüz farketmez, aramazsan gücenirim!” dedim ve tokalaşmak için elimi uzattım. Çocuğun başını dizine koydu ve tokalaştık. Eli elimde, “Yok bu sıcaklık normal bir şey değil!” diyerek gülümsedim. “Abi benim elim hep böyledir, pek tokalaşmam ama kimle tokalaşsam çocukluğumdan beri hep bunu söylüyorlar, demek ki sıcak kanlı birisiyim!” diyerek o da gülümsedi ve arabadan indi.

Hemen geri döndüm, ama içim içime sığmıyordu, eve nasıl vardım bilmiyorum. Gözümün önünden gitmiyordu, ertesi gün öğlene kadar bana bir yıl kadar uzun geldi. Saat 14:30 gibi çıktım dışarıya ve Erkanın geçmesini bekliyorum, ama geçmedi. Saat 15:30 oldu, ne Erkan geçti ne Hayriyeden telefon geldi, kafayı yiyordum. Masama geçip koltuğuma oturup gözlerimi saate diktim, kulağım telefonda. Saat 16:15 oldu halen telefon yok. Ne olursa olsun ben arayacaktım, eğer Erkan açarsa (Haftasonu müsaitseniz, ya siz gelin, yada biz gelelim) deyip bir şekilde olayı kapatacaktım. Kaldırdım telefonu, çevirdim numarayı, daha ilk çalışının ilk saniyesinde telefon açıldı…

“Alo.” dedim. Hayriyeden titrek ve kısık bir sesle cevap geldi, “Alo?” dedi. “Ben Nahit, Erkan evde mi?” diye sordum. “Yok Nahit abi, 14:30’da gitti o.” dedi. “Buradan geçmedi, kapıda bekledim ama göremedim?” dedim. “Abi motorla gitmedi, servisle gitti, normalde servis alıyor onu, ara sıra motorla gidiyor.” dedi. “Anladım. Hani arayacaktın, neden aramadın?” diye sordum. “Aramadım işte…” dedi. “Neden? Hani konuşacaktık?” diye sordum. Kısa bir sessizlik oldu, “Boşver Nahit abi, konuşmayalım!” dedi. “Hmmm. Pardon, sanırım aramakla ben yanlış yaptım. Ben konuşacağımızı, bana sıkıntılarını anlatacağını düşünmüştüm.” dedim. Yine kısa bir sessizlikten sonra, “Abi hangi sıfatla dinleyeceksin benim sorunlarımı, yani sana neden anlatayım, seninle neden konuşayım bunları?” dedi. “Dost olduğumuzu düşünüyordum ben.” dedim. “Tamam abi dostuz, ama aile dostuyuz, sorunlarımızla seni meşgul etmek istemem.” dedi.

“Sen bilirsin, ama akşam da dediğim gibi, eğer anlatmak, boşalmak istersen dinlerim ve anlattıklarını da bir sır olarak saklarım (burada boşalmak kelimesini özellikle kullanmıştım), her şeyi içine atmak sağlığına zarar verebilir, insanda bazen dışa vurma ihtiyacı doğar.” dedim. “Ya elbette konuşmaya ihtiyacım var, elbette birilerine anlatsam rahatlarım, ama bu neden siz olasınız? İşte benim kafamı karıştıran bu, yoksa birileriyle sıkıntımı paylaşmayı ben de isterim.” dedi. “Sen bilirsin, kime güveniyorsan onunla paylaşırsın, güvendiğin birisi varsa ona anlat, ama içinde tutma. Akşam bir ara çok kötü oldun, o halin aklımda kaldı, üzüldüğüm için aradım, onun için anlatmanı istedim, bana güvenebileceğini düşündüm.” dedim. “Güveniyorum…” dedi. “Güveniyorsan anlatırsın.” dedim. “Şimdi değil, ama belki daha sonra anlatırım.” dedi. “Peki ne zaman istersen anlatabilirsin, bilesin ki ben dinlemeye hazırım!” dedim. “Tamam abi bunu bilmek içimi rahatlattı.” dedi.

“Seni tutmayayım, eğer işin varsa kapatabiliriz.” dedim. “Yoo işim yok, çocuk uyuyor zaten.” dedi. “İyi, benim de canım sıkılıyordu, sakıncası yoksa öylesine sohbet edelim.” dedim. “Sakıncası yok…” dedi. “Alışverişi yaptınız mı?” diye sordum. “Evet yaptık, çok güzel şeyler aldık.” dedi. “Senin güzel şeylere ihtiyacın yok ki.” dedim. “Bana değil, kardeşime aldık… (Biraz sessizlik oldu) Hem benim neden güzel şeylere ihtiyacım olmasın ki?” diye sordu. Sustum, terledim ve titremeye başladım. Titrek bir sesle, “Sen zaten çok güzelsin, extra güzel bir şeye ihtiyacın yok!” dedim. Yine kısa bir sessizlik ten sonra, “Ciddi ben güzelmiyim?” diye sordu. “Hemde çok!” dedim. “İltifatın için teşekkür ederim, bunu duymak çok güzel!” dedi. Hayriyenin bu sözleri bana cesaret vermişti, artık balık oltaya geliyordu, “İltifat değil, gerçekten çok güzelsin, hatta hayatımda gördüğüm en güzel kadınsın!” dedim. “Yok artık, o kadar da abartmayın lütfen!” dedi. “Abartmıyorum!” dedim. “Nerem güzel ki?” diye sordu. “Yüzünden başka nereni gördüm ki?” deyince gülüştük…

“Beni güzel bulmana sevindim Nahit abi!” dedi. “Sorununuz bu mu yoksa, Erkan seni güzel bulmuyor mu?” diye sordum. “Yok, o da güzel olduğumu söyler ara sıra.” dedi. “Hmmm, tutturamadım!” dedim. “Abi sonunda konuşturacaksın beni, bizim sorunumuz sağlık sorunu!” dedi. “Nasıl yani, sağlık derken? Yoksa hastamısın? Demiştim sana bu sıcaklık normal değil diye.” dedim. “Yok abi, sorun Erkanda, bende değil!” dedi. “Öylemiiii? Peki nesi var? Hemen tedavi ettirelim, ağır bir hastalığı falan mı var? Doktora gittiniz mi?” diye sordum. “Hayır gitmedik! Zaten sorun da bu! Doktora gitmemesi!” dedi. “Nasıl yani? Niye gitmiyor ki?” dedim. “Gitmiyor işte!” dedi. “Ben götürürüm onu, sen hastalığını söyle bana!” dedim. “Gitmez abi! Utanıyor!” dedi. “Yahu sağlığın utanması mı olur, bu nasıl bir zihniyet, doktora gidilmez mi, nesi var bunun? Verem mi? Kanser mi?” diye sordum. “Yok abi, öyle bir şey değil, erkekliği ile ilgili…” dedi.

İşte tuzağıma düşmüştü. Biraz sessizlik oldu. “Hmmm, sanırım anlıyorum, ama sağlık sağlıktır, ben öyle düşünürüm, eğer tedavisi olan bir rahatsızlıksa gitmeli doktora!” dedim. “Abi özür dilerim, ama bir şey soracağım, tamam ben sana güveniyorum, ama aynı zamanda da senden utanıyorum, biraz açık konuşsam ayıp olur mu?” dedi. “Ne ayıbı yaa! Sen ne saçmalıyorsun, ayıp falan olmaz, istediğin gibi konuş! Anlat şimdi, nedir sorun?” dedim. “Abi Erkanın erken boşalma sorunu var!” dedi. “Öylemi? Hmmm, anladıımm, peki ne kadar erken?” diye sordum. “Çok erken! Dakika bile sürmeden! Bir defasında içine bile giremeden 3 kere boşaldı, dördüncüde de içine girer girmez boşaldı ve o günde çocuk kaldı. Aslında gerdeği de o gün yapmış olduk, yani düğünden 2 ay sonra! Ara sıra söylüyorum doktora gidelim diye, doktora gideceğimize beni öldür diyor.” dedi.

“Hmmm, durum baya vahimmiş, senin adına nekadar üzüldüğümü bilemezsin!” dedim. “Nahit abi bana bunları anlattırıyorsun da, peki yengemle sizin sevişmeniz nekadar sürüyor? Ne sıklıkta yapıyorsunuz?” diye sorduğunda bir üst Level’e geçtiğimizin göstergesiydi bu soru. Zafer kazanma yolunda ilerliyordum. Konuşmanın bundan sonrasını iyi yönlendirebilirsem, Hayriyeyi kesin sikebilecektim. “Yengenle hemen hemen hergün sevişiriz ve 20-25 dakikadan tut da 1 saati geçer bazen!” dedim. Hayriyenin şaşkınlığını telefondan bile hissedebiliyordum, “Yok yaa? Okadar sürüyor mu abi? Okadar süre yengemle ne yapıyorsunuz?” diye sordu. “Vaktimiz kısıtlıysa hemen yengene girerim ve 20-25 dakika yaparım yengeni, fakat vaktimiz bol olduğunda, yarım saate yakın birbirimize Oral yaparız, 69 yaparız, Rus işi, Fransız işi yaparız, Amerikan işi yaparız, değişik Fantaziler yaparız, Dirty Talking yaparız, birbirimizi birer ikişer kez Orgazm ettikten sonra Finali Doggy veya Jokeyle yaparız!” dedim. (Bilerek bu kelimeleri seçmiştim!).

Hayriye, “Oral? 69? Dörti Tolkink? Jokey? Dogi? Rus işi…? Abi anlatacaksan Türkçe anlat da anlayayım!” dedi. “Oooo, pardon canım! Haklısın! Örneklelerle anlatsam daha iyi olur aslında, fakat biraz açık saçık olur, sakıncası var mı?” dedim. “Yoo, sakıncası yok, istediğin gibi anlat abi!” dedi. “Bak şimdi, sevişmeden önce, yani sikişmeden önce, ön sevişme denilen birşey var, 69 bunlara en güzel örnek. 69’u sana şöyle açıklayım: Mesela ben yatakta sırtüstü yatıyorum, sen de benim üzerime ters yatıyorsun, ben seninkini yalarken, sen de benimkini yalıyorsun. Bunları yaparken de Dirty Talking yapıyoruz, mesela, Yarrağımı iyi yala Orosopu! Taşaklarımı em amına koduğumun Kaltağı! Birazdan senin bu daracık amcığını sikip parçalayacam! Domaltıp, osurta osurta sikecem seni Fahişe! Yarak hastası azgın Orospu seni! diyorum. Sen de, Sik parçala amcığımı koca yaraklı sikicim, erkeğim, kökle amıma, geçir yarrağını! falan diyorsun!” dedim…

Hayriye belliki bu kadar da açık beklemiyordu, sesi kesilmiş, telefonda hızlı hızlı nefes alışını duyabiliyordum. Muhtemelen eli amına gitmişti. Gerçi benim de elim sikimdeydi. Birkaç saniye suskunluktan sonra Hayriye heycanla ve titrek bir sesle, “Eee, sonra…?” diye sorunca, bir üst Level’e daha geçmiş olduk ve anlatmaya devam ettim. Artık resmen telefonda sekse dökmüştüm işi, “Bak mesela, amın kıllı mı?” diye sordum. Hayriye burnundan soluyarak, heyecanla, “Yok değil, devam et lütfen!” dedi. “Ohhh, yani amın kaymak gibi, kaymak gibi amlara bayılırım! Amının dudaklarını ağzıma alıp sündürüyorum, emiyorum, amcığına dilini sokuyorum, götünün deliğini parmaklıyorum! Sen de yarağımı hızlı hızlı emiyor, aynı zamanda amını yüzüme bastıra bastıra sürtüyorsun. İkimiz de birbirimizin ağzına boşalıyoruz, ben senin amının sularını yalarken, sen de benim döllerimi yalayıp yutuyorsun!” deyince, Hayriye köpek gibi soluyarak, telefonda inlemeye başladı. Çok geçmeden, Hayriyeden “Ağıhhhh Ihhhhh…” diye bir inleme çıktı ve hiç birşey söylemeden telefonu kapatıverdi. Kesin Orgazm olmuştu ve utancından kapatmıştı telefonu. Bu arada ben de küloduma boşalmıştım!

Ertesi gün yine aynı vakitte aradım. Hemen açtı yine telefonu, “Alo?” dedi. “Alo benim, Nahit! Dün hata ettim galiba, özür dilemek ve vedalaşmak için arıyorum, söz birdaha aramayacam! Kendine iyi bak, bye!” dedim. Hayriye hemen, “Dur kapatma!” dedi. “Efendim canım?” dedim. “Eğer dünkü bir hataysa, bu sadece senin hatan değil, bunu ben de istedim! Bana kızma, dün çok tuhaf oldum, ondan kapattım telefonu! İlk defa kendimi gerçek bir kadın gibi hissettim, ne olur konuş benimle. Beni birdaha aramazsan, ot gibi yaşamaya mahkum olurum, hayatımda hiç heyecan kalmaz!” dedi. Hayriye tam istediğim kıvama gelmişti, biraz daha üstüne gitmeye karar verdim ve “Bak canım, bu yaptığımızın yanlış olduğunu ve de sonunun nereye varacağını sen de biliyorsun, en iyisi burda bitirelim bu işi!” dedim. Hayriye ağlamaklı bir ses tonuyla, “Bunu bana yapma! Eğer yalvarmamı istiyorsan yalvarırım! Ne yapmamı istersen yaparım, nasıl olmamı istiyorsan öyle olurum! Altına yatmaya bile hazırım! Orospun olurum! Kaltağın olurum! Yarağını yalarım, döllerini yutarım! Erkeğim benim, sikicim benim! Domalt sik beni! Geçir yarağını amıma! Götümü sik, parçala!” deyince, dünkü kaldığımız yerden telefon seksine devam ettik…

Yaklaşık bir hafta boyunca hergün telefonda seks yaptıktan sonra, arkadaşımın o kapalı ve utangaç karısı Hayriye, artık tam bir Orospu gibi olmuştu ve artık gerçekten sikilmek istiyordu. Ben de dayanamıyordum artık ve nezamandır yüzünü görmemiştim, “Yarın sabah işyerime uğrasana aşkım, seni çok özledim!” dedim. “Kocam evde, çıkamam!” dedi. “Karımdan yemek tarifi almaya gideceğini söylersin, 5 dakika görsem yeter!” dedim. “Tamam bakarız!” dedi. Ertesi sabah saat 08:45 gibi işyerime geldiğinde içim içime sığmıyor, çıldırıyorum. Hemen kapıyı kilitledim, pancurları indirdim ve yanına geçtim. Aman tanrım o ne güzellik! Hafif bir makyaj yapmış, başında desenli saten bir başörtüsü vardı. Pardesüsünü çıkardığında, üzerinde beyaz sıfır yaka bir badi, altında topuklarına kadar inen, tüm hatlarını belli eden, kırmızı dar bir etek. Direk yanına vardım, ellerimi uzattım, ellerimden tuttu. Koltukta oturuyordu, kendime doğru çekerek kaldırdım ve direk dudaklarına yapıştım…

Çılgınlar gibi öpüşüyoruz. “Aşkım gel arka odaya geçelim!” dedim, elinden tuttum, arkadaki küçük odada Çekyat vardı, hemen oraya girdik. “Dur yapma, yakalanırsak rezil oluruz!” dedi. “Aşkım ben o riski alacak kadar istiyorum seni! Ya sen?” dediğimde, eteğini kaldırdı külodunu sıyırdı, Çekyata yattı ve “Ben de kocamı ve çocuğumu evde bırakıp sabahın köründe karından yemek tarifi almak gibi sudan bahaneyle buraya gelecek kadar istiyorum! Hadi sik beni!” dedi. Hemen amına yumuldum, bir iki dil darbesi atmak için, fakat sanki hiç am yok, orada incecik bir çizgi varmış gibi duruyordu amcığı. Hayatımda siktiğim karının haddi hesabı yoktur, ama böylesini hiç görmemiştim, 3-4 cm uzunluğunda ince bir çizgi! Aşkım bu ne böyle?” dedim. “Ne var, ne oldu?” dedi. “Aşkım bence Erkanda sorun yok, bu amcığa giremeden boşalmak hastalık değil, kimse dayanamaz buna!” dedim…

Hayriye saçlarımdan tutup beni kendine doğru çekti, “Çok konuşma şimdi karın falan gelir, hadi aç şu amcığımı!” dedi. Benim yarak zaten akşamdan beri kazık vaziyette, o amcığı da görünce damarlar patlayacak hale geldi. Hemen kafasını bolca tükürükledim ve Hayriyenin amına aşağı yukarı sürtmeye başladım. Yarağımın kafasını amının dudaklarında hissedince, Hayriyenin gözleri kaydı, “Aşkım, ilk erkeğim sen olacaksın, çok özledim bu anı, hadi sevgilim, geçir artık bana!” dedi. “Aşkım sen doğum yapmadın mı? Bu amcık sanki hiç açılmamış gibi!” dedim. “Sezeryanla doğurdum! Zaten Erkan içine girdi bir defa bile git gel yapmadan patladı, amımın gördüğü yarak bu kadar! Şimdi sen patlat, hadi göster marifetini, Zifaf yaptır bana, acıt canımı!” diyerek habire üstüne çekiyordu. “Hazırmısın aşkım?” dedim. “Hazırım erkeğim! Hemde nasıl hazırım! Anladın mı şimdi elimdeki ateşin sebebini?” dedi.

Yüklendim! Sanki yarağımla çarşaf yırtıyorum, o kadar dar amcık! Zar zor yarısına kadar soktum, Hayriye kolunu ısırıyor, gözleri sım sıkı kapalı, sanki nefes almıyordu. Biraz bekledim, kollarını açtım, parmaklarımı parmaklarına geçirdim, “Gözlerini aç sevgilim!” dedim, açtı. Göz gözeyiz, nefeslerimiz birbirine karışıyor, “Hadi kökle erkeğim!” diye inliyor. Bir daha yüklendim ve artık dibindeydim. Gözü gözümde, dişlerini sıkıyor ve öyle bir bakışı vardı ki, gözlerinden birer damla yaş başörtüsüne doğru süzüldü. Sikimi yavaşça geri çektim, tekrar yüklendim. Birdaha, bir daha derken titremeye başladı. O tapılası güzellik altımdaydı ve ben onu sikiyordum, hemde göz göze, inanamıyordum. Saatlerce öyle kalabilirdim, fakat acele etmeliydim, vaktimiz çok dardı, başladım pompalamaya ve gözlerinin içine bakarak, “Aşkımsın! Sevgilimsin! Kadınımsın! Orospumsun! Fahişemsin!” diyordum…

Hayriye de, “Erkeğimsin! Sikicimsin! Vurucumsun! Hadi sik beni! Hadi kökle! Vur dibime! Ohhhh yedir yarrağını bana, hadi sik Erkanın karısını, hadi vur koçum, vur erkeğim, çatır çatır sik, doyur amımı! Ohhhh, ilk erkeğimsin! Kökle Orospuna! Kökle Fahişene! Hadi hadi sik beni! Sik arkadaşının karısını! Senin Orospunum hadi!” diyordu. Bir süre pompaladım ve Hayriye sara hastası gibi titreyerek Orgazm oldu ve “Ben bittim, hadi sen de boşal erkeğim!” dedi. “Korunuyormusun?” dedim. “Hayır, fakat patla amıma, fışkırt, dibimi dölle erkeğim!” deyince ben de öyle bir patladım ki, 15 yıldır böyle boşalmamıştım. 3-4 dk. içinden çıkmadan üzerinde yattım dudak dudağa. Sonra hemen kalktık toparlandık. Pancurları ve kapıyı açtım hem caddeye bakıyoruz hem konuşuyoruz. “Harikaydın aşkım, bana kadınlığımı tattırdın!” dedi. “Sen de öyle aşkım, o nasıl amcık öyle, neredeyse hiç olmayacakmış, resmen yarağımı acıttın!” dedim. “Bendeki amcık amcık da, siken yarak olmayınca amcık ne yapsın? Aşkım ben gideyim artık, kimseyi şüphelendirmeyelim!” dedi. “Tamam aşkım, yalnız bu sikişi ben saymıyorum! Bu akşam geleceğim, seni evinde doya doya sikeceğim, olur mu canım?” diye sordum. “Aşkım çok korkuyorum gören olur diye!” dedi. “Yok ben kimseye görünmeden gelirim aşkım. Saat tam 20:30 da sendeyim, tamam mı Hayriye?” dedim, “Tamam Nahit!” dedi, gitti.

Heyecanla akşamı beklemeye başladım. Akşam saat 20:30 da evinin önünden geçerken sokak kapısının açık olduğunu gördüm ve hemen içeri daldım. Kapıdan içeri girer girmez kapı arkamdan kapandı. Baktım kapıya sırtını dayamıs öyle bekliyordu. Evin ışıkları tamamen sönüktü, ancak sokak lambasının ışıkları pencereden sızıyor ve evin içini loş bir aydınlık kaplamıştı. Hemen kucağıma aldım ve odaya götürdüm hiç konuşmuyorduk. Öpmeye başladım. Yavaşça çömeldi ve gözlerimin içine bakarak fermuarımı açtı, yarağımı ağzına alarak öyle bir emmeye başladı ki, daha bir dakika olmamıştı, benim yarak beton gibi olmuştu bile. Ben de onu yalamak istiyordum, yarağımı iki eliyle kavradı, “Hayır ben bunu istiyorum hemen, sen sonra yalarsın, vaktimiz çok nasıl olsa!” dedi.

Hemen birbirimizi soyduk, yere uzandı, “Hadi koçum! Hadi benim hovardam! Göster şu erkekliğini! Yarağa doyur şu amcığımı!” dedi. Hiç beklemedim, hemen bacaklarının arasında yerimi aldım, yarağımı amının dudaklarında aşağı yukarı gezindirmeye başladım. Hayriye çıldırmıştı, kıvaranıyor, “Geçir kökle artık, ne olur dayanamıyorum, sok koca yaraklım, sok orospun olayım, sok artık!” diye yalvarıyordu. Öyle bir kökledim ki yarağımı, sanki kızgın bir taşın deliğine sokmuşum gibi acı duydum. Onun ise çığlıkları evin içini doldurdu. Gözleri hafif kaydı, bayılacak sandım. Derin derin nefes alıyordu. Ben yarağımı amından yavaşça geri çekip, çok sert bir şekilde tekrar yüklendim. Kısık bir sesle inliyor, boynumu ve kulaklarımı yalıyor, küçük ısırıklar konduruyordu. Ben hızlanmıştım, kısık kısık nefes alıyordu, “Vur erkeğim, dibime vur! Vur koçum! Sik, becer beni! Sen benim ilk erkeğimsin, yırt şu amımın yarak görmeyen yerlerini, yırt aşkım, kocacığım, koca yaraklı hovardam, sik parçala amımı koca yaraklım, sikemeyenin amını böyle sikerler, off dayanamıyorum, içimi yakıyorsun, pompala canım, hadiiiiii geçirrrrr aslanım!” dedikçe hayvanlaşmıştım…

Hayriye amının kaslarını sıkarak adeta yarağımı bırakmamacasına eziyordu. Amcığı gevşeyeceğine sanki dahada sıkılıyor, daralıyordu. Susmak bilmiyor, haykırıyordu, “Açım koca yaraklım, açım yarağa, açım sikilmeye! Of ne güzel sikiyorsun! Seni ilk gördüğümde amımdan akan suyu görseydin oracıkta Erkanın yanında tecavüz ederdin bana, Erkana da başımı tuttururdun!” dedi. “Tutarmıydı?” diye sordum. “Böyle siktiğini görse eminim beni kendisi siktirir sana, zaten tapıyor sana!” dedi. Bunları duyunca anladım ki, o hanım hanımcık, çıtı pıtı, kapalı kadının fantazi dünyası sınırsızmış, sikişirken konuşmak ve özellikle kocasını aşağılamaktan müthiş zevk alıyordu. Hemen ben de buna yardım etmeye başladım, “Senin o boynuzlu kocanın amına koyayım ben! Karısını siktiğimin pezevengi!” dedim.

“Oooohhh, eveeet, sik Erkanın karısını! Pezevenk kocamın sikemediği amına koyyy errkeğimmm. Sik, boynuzlat arkadaşını, Erkana boynuz taktır bana, sikicim sen ol, boynuzlu pezevengim o olsun, yırt amımı, yırt götümü, sana kendimi o pezevengin kucağında siktirmezsem bu yarrak bana haram olsun sikicim!” diye haykırıyordu. “Sen tam bir Orospuymuşsun, amına koyduğumun Kahpesi, amının ateşi vücuduna, eline vurmuş, anlasaydım ilk fırsatta zorla sikerdim seni, adi Fahişe!” dedim. “Evet tecavüz etmeliydin bana, zorla, bağırta bağırta, ağlata ağlata sikmeliydin, o gün arabanla dağa kaldırmalıydın beni!” dedi. “Sende bu Orospuluk varken seni daha öyle sikerim ki, o pezevenk kocanın boynuzları caddelere sığmaz, merak etme!” dedim. “Ooohhh sik erkeğim Erkanın karısının tazecik amcığını! Daha bu orospu kocasının taptığı bu arkadaşına neler verecek!” dedi. “Neler vereceksin?” dedim. “Amcığımı verecem!” dedi. “Onu zaten verdin amcık karı, dalga mı geçiyorsun, amına koyduğumun Orospusu seni!” dedim.

“Götümü de verecem, bakire el değmemiş götümün de sahibi sen olacaksın erkeğim!” dedi. “İşte bu güzel!” dedim. “Götümü de siktirecem sana, fakat önce şu doymamış amcığımı doyurmalısın, sik Nahitim! Sik erkeğim, hovardam benim! Oohhh! Kocam olacak o pezevengin boynuzları uzasın, arkadaşının altında amımı siktiriyorum, ohhhh! Hadi vur! Sakın durma! Oooof, aaaah dayanamıyorum, bana birşeyler oluyor, içim gidiyor, sakın durma, kökle birtanem, kökle! Ahhhh…” dedi ve titremeye başladı. Boşalmak üzereydi, zevk alması için yarağımı geri çektim, başının yarısına kadar çıkardım ve tekrar kökledim ve öyle bir bastırdım ki, dibinde bekledim ve boşaldığını hissettim. Ben ise hızımı daha alamamıştım, kendimi sıkıyor boşalmamak için direniyordum…

Yaklaşık 45 dakika sonra Hayriye dördüncü kez boşalırken, ben de patlamak üzereydim ve makina gibi hızlandım, “Geliyorum Orospu, nerene boşalayım?” dedim. Hemen bacaklarını sımsıkı belime, kollarını da boynuma doladı, gözlerimin içine bakıyor, sıktığı dişlerinin arasından, “İçime boşal koçum, içime boşal aslanım! Her yerim senin, istediğin yerime boşalabilirsin, ama önce şu Orospunun döle susamış taze amını döllerinle bir sula, arkadaşının sikemediği karısını dölle, bu am senin döllerine kurban olsun, hadi sikicim, hadi fışkırt amıma, fışkırt döllerini!” dedi. “Ya hamile kalırsan?” deyince, “Offff, hadiii, fışkıırrrrt aşkımm, bırak kendini, hadiii ak içimeee, ak amımaa, ohhh hadi sikicim, yolla döllerini hadiii, kalırsam sana hamile kalayım, senin çocuğunu doğurayım, hadiiii!” diye bağırdı. Öyle tahrik olmuştum ki, artık bu sözler üzerine o anda patladım! Ama ne patlayış, amının içi, en ücra köşesine kadar dolmuştu. Adeta kısa bir baygınlık geçirdi…

O gece Hayriyeyi defalarca siktim (Götten de siktim!) ve ilişkimiz 3 yıldır sürüyor. Her fırsatta amdan, götten, ağzından, neresi denk gelirse orasından çılgınca siktim. Şimdi benden hamile kalınca kocasına her şeyi anlatmış, kocası önce kızmış, ama sonra çaresiz olduğu için kabullenmiş…

[Nahit]

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32


Hamamda Aldatma

Category : Genel

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Hamamda Aldatma

Merhaba değerli okurları ben Ankara’dan Tülin.

45 yaşında bakımlı ve güzel bir bayanım. Geçen yıl kemerde tatil için güzel bir otele 2 çocuğumla beraber gittim. Kocam herzaman çalıştığı için tatile herzaman çocuklarımla yalnız çıkarım. Otobüsle gece yolculuğundan sonra otele ulaştık. işlemlerimizi yaptırdıktan sonra odamıza yerleştik. küçükler uykuları olduğunu söyleyip yattılar. Bende siyah bikinimi giyip güneşte uzanmak için sahile gitmeye karar verdim. Aşağı inince oteli öğrenmek amacı ile dolaşmak istedim. Restaurant nerdedir, barlar nerdedir diye… daha alt kata inince spa ve hamam levhasını gördüm. Masajı sevdiğim için ilgimi çekti ve fiyatları öğrenmek için hemen oraya yöneldim. Spanın girişinde güzel bir bayan vardı. Onunla selamlaştıktan sonra bilgi almaya başladım. Nerede ne mevcut anlattıktan sonra gezmek için yanından ayrıldım. Hamam bölümüne geçtikten sonra kapının dışına gelen gülüşme sesleri dikkatimi çekti ve kapıyı yavaşça açtım. Ortadaki göbek taşının üstünde turist bir kız yarı çıplak bir vaziyette uzanmış, genç ve yakışıklı sayılabilecek belinde peştamalıyla bir erkekte üstüne köpükler atıp vücudunu ovmaktaydı. Kapının açıldığını duyunca gülüşme meraklı bir bakışa yerini bıraktı ve ben ne zaman müsait olacağını şaşırarak sorabildim. Genç adam hemen kendini toplayıp bana dışarıdaki soyunma dolaplarından birine bikinimi koyabileceğimi, oradaki temiz peştamallardan bir tanesini örtünmemi ve 5 dakika sonra müsait olacağını söyledi. ( )

Bende şaşkınlığımı üstümden atıp hemen soyunma odasına geçtim. Temiz bir peştamal aldıktan sonra üstümdeki minik 2 parçadan oluşan bikinimi çıkarıp peştamalı sardım ve hamam tarafına geçtim. Az önceki turist kıza çırılçıplak vaziyette su döktükten sonra sarması için yeni bir peştamal vererek hamamdan gönderdi. Bende kurnanın yanına oturup göbek taşını temizlemesini ve benim için hazırlamasını bekledim. Temiz bir peştamal serdikten sonra başımın altına koymak için katlanmış bir peştamal koydu ve beni çağırdı. Ben tam uzanırken bana üstümdeki peştamalı çözmemi söyledi. Bende denileni yapıp yüzü koyun taşa uzandım. Peştamalı üstüme hafifçe örterek su dökmeye başlayınca sıcak suyun etkisi ile rahatlamaya başladım ve gözlerimi kapatarak kendimi genç adamın hareketlerine bıraktım. üstüme bolca köpük yaptıktan sonra benimle konuşmaya başlanmıştır. Karşılıklı tanışma sonrasında ben az önceki kızın sesinin dışarıdan duyduğumu ve ne olup bittiğini merak ettiğimi söyledim. isminin Ahmet olduğunu öğrendiğim genç adam bana biraz suskunluktan sonra dokunduğu yerler için turist kızın bu sesi çıkardığını söyledi. Bende o süre bana da tıpkı şeyi yapmasını istedim. Ahmet benim emin olup olmadığımı anlamak istercesine bakıp kısaca peki o süre dedi.

Sırtımda dolaşan elleri biraz sonra bacaklarımda dolaşmaya başlamıştı. Bu da çok aşırı hoşuma gitti. Biraz sonra baldırlarımdan yukarıya yavaşça elleri çıkınca heyecanlanmaya başladım. Ahmet benim sessizliğimden cesaret alarak elini amcığıma attı ve okşamaya başladı. Bense zevklenmeye ve yavaşça inlemeye başlamıştım. şimdiye kadar kocamdan başkasının eli o bölgede dolaşmamıştı. Ahmet bana sırt üstü yatmamı söyleyince hemen dönüp sırt üstü yattım ve olacakları beklemeye başladım. gene köpük yaptıktan sonra göğüslerimi ovmaya başlanıyor. artık ben kesik kesik inlerken Ahmet başucuma çömelmiş bana zevk vermekle meşguldü. (

Gözlerimi Ahmet’e çevirince peştamalının altında hiç bir şey olmadığını ve yarağının kalktığını gördüm. Bu beni iyice azdırmıştı ki tam o sırada elimi Ahmet’in yarağına attım. diğer bir erkeğin yarağını ilk kez tutuyordum. Ahmet yavaşça kalkıp hamamın kapısını kilitledikten sonra yanıma geldi. Ben zaten çoktan hazırdım. Ahmet önüme diz çöküp yarağını zaten hazır olan amıma birden soktu. Ben yediğim yarağın tadıyla inlemeye başlamıştım çoktan. Ahmet’in benden önce başka bayanlarla beraber olduğu geç gelmesinden göze çarpan olmuştu. Amıma her yüklendikçe ben zevkten inliyordum ve belim gelmeye başlamıştı. çığlıklarım dışarı duyulmasın diye Ahmet eli ile ağzımı kapatmıştı.

Biraz sonra Ahmet gelmeye başladığında ben kaç defa belimi getirdim bilmiyordum. Bu sikişme tam olmuştu ve benim adım atacak halim kalmamıştı. Ahmet beğenip beğenmediğimi sorunca kendisine bir öpücük verdim ve üstüme biraz su döküp dışarıya kendimi attım. bundan sonra bende kocamı aldatmıştım ama aldatmaya değdiğini ve güzel bir başlangıç olduğunu biliyordum. bundan sonra bundan sonra daha sorunsuz olabilecektim ve yeni maceralar yaşamak istiyordum. Bu duygularla sahilin şeklini tuttum.

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32


Nasıl değişti herşey

Category : Genel

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Nasıl değişti herşey

Babamı hiç tanıma fırsatım olmadı, Annem evlere temizlik yaparak, ablam ve beni çok zor şartlar altında büyüttü. Okumaktan başka çarem yoktu. Üniversiteyi maddi zorluklar içinde bitirip büyük bir şehirde iş bulunca kendime ait üç beş parça eşyamla birlikte, çalıştığım şirkete yakın bir yerde küçük bir çatı katına yerleştim. Taşınırken alt kat komşum fatihle tanışıp çabucak kaynaştım zaten şehirde kimseleride tanımıyordum. Alt katta geceleri Fatihten başka oturan apartman sakini yoktu. Fatihin evini paylaştığı Mustafa adlı bir ev arkadaşı vardı ama havayollarında çalıştığı için pek ona denk gelmemiştim. Fatih çok neşeli ve farklı biriydi. Altında pembe tayt üzerinde ince bir bluz hafif feninen havası hemen göze çarpıyordu. Neticede iyi bir komşu ve arkadaştı. Yavaş yavaş tanışınca birbirimiz hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaya başlamıştık. Evde sıkılınca ona uğrayıp çay içmek ve sohbet etmek hoşuma gidiyordu. Bir sohbet sırasında bana özel hayatını itiraf etmişti. Mustafa onun özel arkadaşıydı ve birlikteliklerinden çok memnundu.Fatih işte çalışmadığı için evin geçimi Mustafaya aitti, fatihte çok hamarat ve titizdi devamlı gittiğimde evi mis gibi kokardı. Bu arada Fatihte benim özel hayatımı sorguluyordu eve hiç kız getirmeyişim ve kız arkadaşım olmamasını sorgulamıştı. Aslında üniversitede bir iki kız arkadaşım olmuştu ama maddi imkanlarım çok kısıtlı olunca fazla bir samimiyet kuramamıştım ve çokda kafamı yormamıştım bu konulara. Fatih, kendi daireme geçerken elime birkaç cd verdi belki hoşuna gider yatmadan bakarsın diye. Eve girip cdleri izlemeye başladım gay ve travesti pornosuydu, gerçi fatihten de ancak bu beklenirdi. Filimleri izlerken oldukça etkilendim pasif olarak sikilen genç erkekler ve travestilerin çok mutlu olduklarını görünce benimde onlara merakım iyice arttı. gece rüyamda kocaman penisli erkekleri görüp ereksiyon olduğumu fark ettim. Bir iki gün sonra Fatih merdivende denk geldi hemen sordu nasıl beğendinmi diye eee falan diyip geçiştirdim sonra çaya çağırınca daha detaylı sordu sonunda ona doğrusunu itiraf ettim . -Kafanı çok yorma beni yanlış anlama diye de özellikle söyledi. hafta sonu ne yapacağımı sordu bende her zamanki gibi evdeyim sanırım diye cevap verdim. Bana hafta sonu Mustafanın doğum günü olduğunu evde Mustafaya sürpriz bir doğumgünü partisi planladığını ve sadece samimi birkaç kişiyi çağıracağını söyledi gelecek kimselerinde onları durumunu bilen yakın ve aynı kafadan kişiler olacağını söyledi. Çok ısrar etmedi ama gelirsem çok sevineceğini söyledi. önce bir şeyler geveledim ama gelen insanların çok kaliteli tipler olacağından ve kimsenin, kimseyi rahatsız etmeyeceğini merak etmememi tembihledi. Neticede Fatih tek komşum ve arkadaşımdı mecburen kabul ettim biraz çerez ve bira takviyesi alıp bende partiye katıldım. Kapıyı fatih üzerinde siyah şık bir bluz, etek ve makyajıyla evin hanımı gibi açtı.Partidekiler çok sade, kafa dengi, kaliteli tiplerdi. Bir ikisiyle epey sohbet ettim. Ertesi gün Fatih beni yine çaya çağırdı, Konuşmamızda ağzımı aradı beğendiğim biri oldumu diye sorunca -yok artık ben kimseye o gözle bakmadım ki zaten. – Ama biri seni çok beğenmiş benden cebini istedi sen münasip görürsen seninle arkadaş olmak görüşmek istiyor deyince kim o dedim. Mehmet diyince bende o uzun boylu iri yapılı adam mı diyince, MMMm bak adam seninde içinden geçmiş ki hemen hatırlayıp tanıdın dedi. yok ya falan diyince Fatih gene beni ikna etmek için binbir türlü laf saydı -ya bak işte illaki bir şey olması gerekmez ya iki arkadaş olarak sinemaya gidersiniz bakarsın ilerisi olur olmaz kimsenin seni birşeye zorladığı yok zaten diyince tamam dedim ama yanlış anlamasın diye fatihe özellikle tembih ettim. Mehmetle ertesi gece buluşup sinemaya gittik gerçekten centilmen ve nazik biriydi. Dönünce fatihe yaptıklarımızı anlattım. Gene fatih kafamı yedi durdu gece boyunca dene kendini tanı eğer içimde gay düşünceler varsa ileride bir kadınla yanlış bir evlilik seni çok mutsuz eder yada tam kendinden emin olup daha mutlu olursun diye Mehmetle diğer buluşmalarımıza zemin hazırladı. Gerçekten bende Mehmetten giderek daha çok hoşlanmaya başlamıştım çok kafa adamdı onun yanında kendimi güvende hissediyordum ve beni çok güldürüyordu. Sanırım oda benden elektrik aldıki çok sabırlı olmasına rağmen bir iki kez yakından temas durumunda çekinerek elimi tutar gibi yaptı.

Kafam çok karışıktı doğrusu. Hafta sonuna girerken fatih gene beni ikna etmek için sabahtan kahvaltıya geldi akşam Mehmetle buluşmamız öncesi beni özel geceye hazırlamak gerektiğini söyledi Ona göre bu geceye ve kendime hazırlık yapmazsam kötü bir deneyim yaşama riskim vardı ve bu yüzden ömür boyu arafta kalacaktım. Kahvaltıdan sonra tamam deyip ısrarlarını kabul edince beni doğruca banyoya soktu. bir güzel zaten çok fazla olmayan vücut kıllarımı en ince detayına kadar alıp ağdaladı benim için değişik ve bir deneyimdi Fatihi yanında çırıl çıplak kalınca kendimden çok utandım. temizlik faslı bitince doğrudan onun evine geçtik artık sıra son rütuşlardaydı. üzerime uyan saten bir sabahlık verdi. Kılsız vücuduma temas eden satenin buz gibi etkisinden çok etkilendim. Fatih beni baştan iyice bir süzdü terzi gibi ölçümler yaptı. Aslında korktuğum gibi olmayacak fiziğin ve hatların çok yumuşak ve kadınsı dedi seni bir fıstığa çevirmek sandığımdan daha kolay olacak deyip elinde malzemeleriyle bir manikürüme ve pedikürüme başladı. Onu hayranlıkla izlerken dayanamayıp utanarak ve sıkılarak özel hayatına dair sorular sordum. Anal ilişkinin zevkini ve küçük sırlarını benimle paylaşmaya başladı dilimi yutmuş gibi Fatihi dinliyordum. sıra ellerime gelince sade mat tonlarda oje sürmeye çalışırken Fatih bana -Artık ben senin bir ablan sayılırım kadınlar arasında sır olmaz diyip göz kırptı. Öğleye doğru üzerime bol bir kıyafet giyip Fatihin telefonda konuştuğu bayan giyim satan mağazaya gittik. tezgahtar kadın orta yaşlı ve olgun biriydi -merak etmeyin dükkanı öğle tatiline soktum sizi kimse rahatsız etmez diyince Fatih hemen raflardaki iç çamaşırlarını eline alıp üzerimde provaya başladı bir onu bir bunu derken neredeyse dükkandaki malların yarısını üzerimde denedik. Yavaş yavaş alışmaya başladım kadın iç çamaşılarını denerken içime en son giydiğim kırmızı dantelli külot ve takım sütyeni içimden çıkarmak gelmedi. Fatih hemen bana dönüp anlaşıldı hanfendi buğün zifaf gecesinde kırmızı sultan olacak dediğinde yerin dibine giriyordum az kaldı. ikiside bana bakıp ne kadar taze bu kız diyip gülüştüler. Fatih; -evet Mehmet güngörmüş delikanlıdır. Tazenin çıtırın tadını ve farkını iyi bilir diyince hafif bozuldum ve kendimi tuhaf hissetim. Ayakkabımından çantama kadar bütün aksesuarlarıyla birlikte yüklü bir alışveriş yaptık bir ara Fatihe bakıp ben bunların parasını nasıl öderim diyince -Hayatım kafanı yorma sen. – senin hesap zaten ödendi bile deyince içime bir kurt düştü. Eve gelip üzerimdekileri denerken aynaya bakmaktan kendimi alı koyamaz olmuştum. fatih banyoda hazırlık yaparken aynada devamlı kendi kendime bir hanım efendi nasıl oturur nasıl kalkar diye prova yapıyordum. içerden fatih su ısındı diye beni çağırdı elinde kova hortum hazır bekliyordu. Bu neyin nesi deyince -anal ilişki öncesi içininde temiz olması çok önemli deyip hortumun ucunu deliğime yerleştimem için elime verdi. Bir güzel temizlenirken banada -kız ammada bokluymuşsun seni diyip beni çok güldürdü. kurulandıktan sonra popomu ve tüm vücudumu yağlı kremlerle bir güzel ovaladı beni divana kıç üstü yatırıp deliğime eliyle yağlı fitili yerleştiriken benim penisimde kalkınca Fatihe göstermemek için ne yapacağımı şaşırdım. Bir yandan da bana deneyimlerini anlatıp ablalık yaparken -kız sakın fazla kendini sıkma giriş anında, evet canın acıyacak baştan ama sonra öyle bir zevk alacaksınki içinden hiç çıksın istemiyeceksin diyince o kadar çok merak etmiştim ki nasıl bir his acaba diye kendi kendime düşündüm. tatlı telaşlarımızdan zamanın nasıl geçtiğini anlamadım akşam üstüne doğru Fatih elinde makinayla saçlarıma fön çekiyordu elleri çok becerikliydi kuaför olmalıymışsın abla diyince kız ben esas ressamın diyince şaşırdım nasıl yani derken beni aynanın karşısına bir güzel oturtup makyajıma başladı gitgide ben bile değişikliğime şaşırmaya başlamıştım. üzerime akşam için karar verdiğimiz kırmızı dar bir elbiseyle tam bir dişi olduğumu farkettim sonrada Fatihe bakıp -Valla köydem anam ve ablam gelse beni böyleyken tanıyamazlar derken içimde bir yandan cız etmişti onlar köyde bana gelin bakarken ben burada onlara damat bulmuştum. Fatih hadi daha fazla sallanma artık bak Mehmet birazdan gelir sakın söylediklerimi aklından çıkarma topukluların şakası olmadığını da unutma deyince tamam ablacım deyip Mehmetin beni almaya gelmesini bekledim.

Mehmet beni böyle görünce o kadar şaşırmıştı ki bir süre konuşamadı ben kötü olduğumu düşündüğü için diye sorduğumda hayır kusurumu bağışla lütfen bu kadar güzel bir kadın olabileceğini tahmin etmemiştim sadece diyip gururumu okşadı. -istersen dışarı çıkmayadabiliriz deyince -hayır senin gibi güzel bir kadın yanımdayken bu hava atma zevkini lütfen bana yaşat diyince yavaşça Mehmetin koluna yürüyüp yemeğe gittik koyu bir sohbetle içime düşecekmiş bana devamlı kur yaptı bu konuşmaları daha önce çekindiği için yapamadığını söyleyip benim beynime ve kişiliğime çok değer verdiğini belirtip gerçek kadınlarla rahat olamadığını söyledi bu gece benimde karşımda farklı bir Mehmet vardı. gerçi beni erkek halimle bile beğenen bu adam bu gece bambaşkaydı. Evine gidip başbaşa kalma anını sabırsızlıkla bekliyordum çünkü bu gece yaşayacaklarım geleğime yön verecekti.

Evde başbaşa kaldığımızda korkudan titrediğimi fark eden Mehmetim yanıma gelip beni kollarına aldığında ayaklarım yerden kesilmişti. sertçe dilini ağzımın içine sokarak öpmeye başladığımda ilk defa bir erkeğin diline temas ediyordum ve birazdan da daha bir çok ilkleri yaşayacaktım. Ateşli bir öpüşme koklaşma faslından sonra ikimizde ayakta yavaşça üzerimizdeki elbilerimizi çıkardık bir erkeğin karşısında kırmızı iç çamaşırlarımla çok seksi olsamda rağmen utancımdan yere bakarak sessizce duruyordum. Mehmet alnımdan öperek beni yavaşça omuzundan aşağıya doğru yönlendirdi. Kıllı göğüslerin ve göbeğini yavaşça öperek Mehmedimin önünde diz çöktüm benim ufaklıkta heyecandan kalkmış dar kadın küloduna sığmaz olmuştu. Mehmetin boxerine merakla içinden çıkacak olana bakarken işeme deliğinde kafası çıkan bir piton yılanıyla burun buruna geldim. Yukarıya doğru gözlerine baktim ağzıma almam için sabırla bekleyen Mehmet elleriyle saçlarımı okşuyor beni cesaretlendiriyordu. Mis gibi kokan mehmedim benim ağzıma yarrağının kafasını sokarken ağzıma giren bu azman beklediğimden çok daha tatlıydı hemen tamamını almak için hamle yapınca böğürme refleksimi tetikledim. Acemiklikte olur deyip aldırış etmeden emmeye başladım. Burnuma değen kılları bile çok seksiydi. Boxeri tamamen çıkarıp toplarını tek tek ağzıma aldım Mehmetin gözleri kaymış ağzında mırıldanmalar vardı halinden çok memnundu. doğru yolda olduğumu anlayıp ayalarına kadar her yerini yaladım artık ağzımda damarlarının atışını çok daha rahat hissetmeye başladım ucundan gelen acı tatlı turşu suyu olan ilk bel suyu birazdan başlayacak olan patlamanın habercisiydi. Emerken benim penisimden de benzer bel suyu akıntınımın külodumun ucunu ıslattığını fark ettim. Mehmet kısık sesle artık daha fazla dayanamayacağım dediğinde ağzımın içine ılık ılık dölleriyle dolmaya başlamıştı. yutmak istemesemde başka çarem yoktu damağıma ilk gelen döl damlası çarpmasıyla bir dudaklarımı büzüştürerek hiç bir damlanın ziyan olmasına müsade etmeden hızlı bir şekilde emmeye ve yutmaya başladım mideme doğru Mehmetin dölleri yola çıkmıştı. Boşalmadan sonra Mehmetin yüzündeki mutluluk ve rahatlama hissi beni tatmin etti ama yinde emin olmak için sorma ihtiyacı duydum. beni yukarı doğru kalkmam için ellariyle omuzlarımdan hafifçe çekti. gözgöze gelmiştik dudaklarımda hala onun döl damlaları varken dudaklarımı yalayarak öpüp teşekkür etti. Bu sınavı başarıyla geçmiş bir öğrenci olarak bende çok mutluydum ama esas muhabere daha başlamadı diye düşünürken eliyle benim ufaklığı yoğurmaya başladı. Ona birazdan olacaklardan dolayı güvenmeme rağmen canımın yanmasından çok korktuğumu belli etmemeye çalıştım. Aklımdan geçenleri okumuş gibi mehmet beni yatağın üzerinde rahat bir şekilde durmamı sağlamak için domalıkken karnımın altına yastıkları destek yapıp merak etme güzelim canın çok acımayacak sen istemediğin sürecede devam etmeyeceğim diyince bende sırasını bekleyen kurbanlık koyun gibi yüzüne bakıp seni çok seviyorum dedim bu da ilkimdi bir erkeğe aşık olduğumu söylemiştim belki zamanlama doğru ve romantik değildi ama benim neticede ilk sikilişimdi ve zaten daha öncede hiç bir kadınla birlikte olmayı becerememiştim.

Mehmet elleriyle göt yanaklarımın arasını okşayıp hafifçe araladı arkamda olan biteni merakla beklerken ıslak dil darbelerini göt yanağımdan merkez üssüne doğru yol aldığını fark ettim, deliğim yalandıkça içim daha çok ürpermeye başlamıştı. Farkında olmadan ellerimle çarşafı kelepçe gibi sımsıkı tutup deliğimi büzüp, sıkıp duruyordum. Mehmet uzun ve derin nefes çekip ohh mis gibi taze göt kokusu diyip orta parmağıyla inceden alıştırma girişi yapmaya başlamıştı kendimi çekmemi engellemek için sakin ol rahat dur kızım gibi sözlerle beni yatıştırıyordu. sonunda yorulup kasma gücümü kaybettim oda yarrağının kafasını kremleyip deliğime hizaladı. ilk bir kaç cm ilerleyişinde kıçımda künt bir ağrı yerini sızıya bıraktı Mehmet ilk dakikayı bekleyerek geçirdi birazdan yapacağı hamle ile yarrağın kafasının kertiğini girmiş olacağını söyleyip içimde ilerlemeye devam etti. – Tamamı girdimi acaba diye ince ve kısık bir sesle sorunca dur kız benide şaşırtıp güldürme daha seninle işimiz var diyip yavaşça sokmaya devam etti.

Ne olur kıpırdama Mehmet böyle kal erkeğim dediğimde, -tamam zaten taşaklarımla göt yanakların komşu oldu kız zaten deyince derin ohh çekip fatihin sözlerini hatırladım. akıllılık yapıp konsantremi kalkmış sikimin ucundan damlayan bel suyuma verdim. Sikim çok tahrik olmuştu. Mehmet zor kısmın bittiğini söyleyip ufak ufak git gellere başlamıştı. artık onun içimdeki varlığını daha fazla duymaya başlamıştım. Yarrağın kafasının kertiği prostatıma masaj yapıyordu. Mehmetin sikini kenarındaki kılların göt yanağıma temasını bile hissedebiliyordum. Elleriyle bir kaç kez kıçıma şaplak atıp atını yani beni kamçıladı Mehmedim, koçum. Yarrağın her içime girişi benim sikimide eş zamanlı olarak kastırıyordu. Ritmimizin hızlanmasından Mehmetin boşalmaya yakın olduğunu anladım. Fışkıran spermlerin benim barsak duvarına çarpmasını hissedince bende elimi sikime bile sürmeden yatağa şakır şakır boşaldım. Bir süre nefeslerimizi dinlendirdik. Fatih gene haklıydı onun içimden çıkmasını istemiyordum ve varlığına alışmıştım. yavaşça çıkarken içime giren soğuk hava bedenimi dolduruyordu. Yatakta yavaşça yanına sokulup beraber bir keyif sigarası paylaştık. Mehmetin döllerinin içimden yavaşça yatağa aktığını fark ettim beni dudaklarımdan öperken çaktırmadan elimle hafif kanlı döl akıntımızı çarşafla temizlemye çalıştığımı anlayıp durdurdu. Aşkım kızlığın bozuldu artık o senin gururun ve nişanın diyince Mutluluktan kendimi tutamayıp gözlerim dolu boynuna sarılarak erkeğimin omuzunda sessizce ağladım. Mehmet artık kadım olduğumu söyleyince içimden ne kadar doğru bir karar verdiğimi ve bunun çok zor bir karar olduğunu ona açıklamak istedim ama hınzır rahat durmayıp kırmızı sütyenimin ucundan meme başlarını hafif dişleyip emmeye başlayınca daha yaşanacak çok şeyin olduğunu düşünerek oynaşmaya devam edince gece boyunca sabah kadar üç posta daha yedim. Sabah yataktan kalkamadım, kahvaltıyı tepsiye kuran Mehmet yatakta bana taze döllerini el değdirmeden ağzıma akıtıp bol proteinli beslenme kürü hazırlamıştı.

Anneme ve ablama oğullarının gelin olup gerdeğe girdiğini ve aslan gibi bir damatlarının olduğunu kadınlığa giden yolda söylemek için vaktim vardı ama Fatihle bir iki fıstık olup kadınlığımı özgürce yaşamak için acelem var saygılarımla. [email protected]

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32


Teşhirci

Category : Genel

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Teşhirci

Aslında yeni tanışmıştı kocasının arkadaşıyla… Öyle yakışıklı da değildi adam… Hatta çirkin bile sayılabilirdi.

Bir kere, normalde son derece sinirine dokunacak kadar kısa boyluydu. Şişman değildi ama vücudu iyice kalındı. Çıplak kolları ve gömleğinin yakasından görünen göğsü aşırı kıllıydı ama saçları iyice dökülmüştü. Kısacası, normal koşullarda göz ucuyla bile bakmayacağı biriydi.

İşi gözleriyle bitirmişti adam… Salona girip koltuğa oturduğu anda üzerine dikilmişti kapkara gözleri… Kocasıyla yanyana, kanepenin üzerinde oturuyordu adam… Tam karşılarındaki koltuğa yerleşirken, kısacık eteği biraz sıyrılmıştı tabii.

Bu da yetmişti adam için… Yüksek topuklu dekolte ayakkabılarının daha da güzelleştirdiği ayaklarından eteğinin başladığı yere kadar bacaklarını didik didik eden gözleri, kısa bir süre sonra alev alev yanmaya başlamıştı.

Hem hoşuna gitmiş, hem de biraz şaşırtıcı olmuştu bu. Böyle bir şeye hiç hazırlamamıştı kendini. Soran gözlerle kocasına bakıp, onun gözlerinden “sen bilirsin, canın ne istiyorsa yapabilirsin” mesajını aldıktan sonraki kararsızlığı ise çok kısa sürmüştü.

Adamın gözlerinin yakıcılığı ağar basmıştı doğrusu… Fena halde hoşlanıyordu bu bakışlardan. Üstelik, böylesine çirkin bulduğu birini tahrik etmek fikrini de, son derece iç gıcıklayıcı bulmaya başlamıştı.

Koltukta biraz kımıldayıp eteğinin biraz daha sıyrılmasını sağlayarak, kararını kocasına da belli etmişti önce. Sonra da, kelimenin tam anlamıyla adamı mahvetmeye girişmişti.

Doğrusunu söylemek gerekirse, kılığı da çok uygundu buna. Adam gelmeden önce kocasıyla dışarı çıkıp biraz eğlenmeyi kararlaştırmışlar ve buna göre giyinmişti.

Kalçalarına yapışan mor eteği, daracık ve kısacıktı. İncecik askıları olan önü düğmeli beyaz bluzu, tiril tiril ve teninin üzerinde kayan bir kumaştan yapılmıştı. Ne sütyen takmıştı, ne de külot giymişti elbette… Her zaman kocasıyla eğlenmeye çıktıkları şekilde…

Üstten üç düğmesi açık bluzun aralarını meydanda bıraktığı memelerinin geri kalan kısmı da, incecik kumaşın altından iyice belli oluyordu. Kısacası, o çok sevdiği “sik beni” kıyafetlerinden birine bürünmüş durumdaydı.

Sonra birden kocasının arkadaşı çıkıp gelmişti. Kocası kapıyı açıp adamı içeri aldığında, banyoda kumral saçlarını tarıyordu. Salona, onların yanlarına gider gitmez de, kocasının bu ilk kez gördüğü arkadaşını esir alıvermişti işte.

Daha çok göstererek oturmaya başlaması, adamı iyice etkilemişti bu arada. Doğaldır ki, başına gelecekleri bilmiyordu adam. Neredeyse kasıklarına kadar meydanda olan bacaklarında eriyip gitmişti şimdiden. Üstelik, bir de durumu kocasına çaktırmamaya çalışıyor ve komik oluyordu.

İlk başlarda, bacak bacak üstüne atarak oturuyordu. Sık sık bacak değiştirip, eteğinin kalçalarına kadar sıyrılmasına neden olduktan sonra bundan vazgeçmişti. Artık dizleri hafifçe aralık oturuyordu koltuğunda. Arkasına yaslanmıştı.

Adamın gözlerinin, okşayan bir el gibi bacaklarının arasına daldığını gördükçe de, iyice tahrik olmaya başlamıştı. Dizleri, sanki farkında değilmiş gibi, yavaş yavaş birbirinden ayrılıyordu. Gözlerini ise adamın pantolonunun önünde meydana gelen kabarıklıktan koparıp alamıyordu bir türlü. Bu yeni tanıdığı adamın sikini kaldırmak öylesine hoşuna gidiyordu ki, amı bir nabız gibi atmaya başlamıştı.

Yeniden kocasıyla göz göze geldiler. Tüm olan bitenin farkındaydı o da… Karısının gittikçe açılan eteğinin altında külot olmadığının… Karısının dozu gittikçe artan frikiklerinden delirecek gibi olan sevgili arkadaşının önündeki kabarıklığın… Gözlerinde, hala geçerliliğini sürdüren o onaylamayla, gördüklerinden etkilenip tahrik olmuşluğun karışımı bir ifade vardı.

Kısacası, o da, kocası da, adam da memnunlardı durumlarından… Yalnızca adam, ne olacağını bilmemenin getirdiği belirsizlik ve arkadaşının karısına sulanmanın verdiği suçluluk duygularıyla hafifçe rahatsızdı. Üstelik gördüklerinin etkisiyle kalkmış, taş kesilmiş sikinin kabarıklığını nasıl saklayacağını da bilemiyordu herif… Bu durum daha da hoşuna gidiyordu. Adamı tahrik ederek köşeye sıkıştırmak, son derece zevkli geliyordu ona. Dizlerini biraz daha araladı.

Adamın yanakları iyice kırmızılaşmıştı şimdi. Gözleri de, birbirinden on santimetre kadar aralık duran dizlerinin arasında sabitleşmişti. Aslında amını göstermek istiyordu ona ama, bunun için kocasından gelecek yeni bir işarete kadar beklemesi gerektiğini de biliyordu.

Adam, o zamana kadar görebildiğiyle yetinmek zorundaydı kısacası. Kocası da, arkadaşının durumuyla bayağı eğleniyor gibiydi. Adamın, hemen yanıbaşında kıvranır gibi oturmasını görmezlikten geliyor, hiç bir şey yokmuş gibi ilgisi bile olmayan konularda konuşup duruyordu.

Bir yandan da işin uzamasından sıkılmaya başlamıştı. Adama küçük bir örnek sunmaya karar verdi birden… Eğilip ayakkabılarının fiyonklarını çözmeye koyuldu. Sonra da, sanki ayaklarını rahatlatmak istiyormuş gibi, birer birer çıkardı. Bunu yaparken önce sağ, sonra da sol ayağını biraz kaldırmak zorunda kalmıştı.

Böylece dizleri birbirinden daha da ayrılmış oluyordu tabii. Kısa bir an için olsa da, amının kıllarını görmüştü adam ve cin çarpmış gibi irkilmişti. Bu kadarını beklemediği belliydi.

Kocasıyla yeniden göz göze geldiler. Sonra yerinden kalktı kocası ve dükkanlar kapanmadan gidip otomobili için bir şeyler alması gerektiğini, bir saate kadar döneceğini söyleyip salondan çıkıp gitti. Bir süre sonra da, sokak kapısının açılıp kapandığını duydular.

Adam, sanki sihirli bir değnekle dokunulmuşcasına rahatlamıştı. Kocasının gerçekten gittiğini sanıyordu doğaldır ki. Ama o, bunun doğru olmadığını, kocasının içeride bir yerlerde beklediğini biliyordu.

Şimdi, işi fazla uzatmaması gerekiyordu. İyice arkasına yaslandı koltukta. Yalnızca çıplak ayak parmakları yere değiyordu. Sonra da, bacaklarını hareket ettirmeye başladı. Dizlerini, yavaş hareketlerle açıp kapıyordu. Ama en kapandığı zamanda bile, bir karışa yakın aralık kalıyordu dizleri.

Adamın nerelerini görebildiğini tam bilmiyordu ama, iyice kızarmış yüzüne bakarak, gösterdiklerinin hiç de az olmadığını anlayabiliyordu. Eteği, kalçalarına kadar sıyrılmıştı. Artık hiç konuşmuyorlardı. Elektrik dolu, adeta şimşekler uçuşan bir hava oluşmuştu aralarında.

Adamın gözleri kasıklarında kitlenip kalmıştı sanki. Başka bir yere bakamıyordu. Pantolonunun önündeki kabarıklık da, akıl almayacak kadar büyümüştü şimdi. Buna rağmen, hala yerinden kımıldamamakta ısrar ediyordu nedense. Aptal gibi zamanı boş yere harcıyordu.

Hafifçe kayarak, kalçalarını koltuğun kenarına getirdi. Neredeyse yatar gibi oturuyordu şimdi. Eteği atık beline kadar sıyrılmıştı. Sonra adamın gözlerinin içine baka baka, dizlerini birbirinden ayırmaya başladı. Bacakları koltuğun kenarlarına değene kadar da sürdürdü bu hareketini.

Tabak gibi açmıştı kendini adamın önünde. Kimsenin dayanamayacağı bir manzara sergilediğini biliyordu. Şiş dudakları aralanmış, vıcık vıcık sulanıp açılmış amının içine bakıyordu adam. Sonra elini götürüp, amıyla oynamaya başladı.

Zevkten buğulanmış gözleriyle adamın birden yerinden fırladığının farkına vardı. Kapkara gözlerini, parmaklarının altında daha da açılmış amından ayırmadan pantolonunun önünü çözdü adam. Sonra da, küloduyla birlikte dizlerine kadar indiriverdi.

Muhteşem bir manzara çıkmıştı şimdi ortaya. Adamın, tıpkı göğsü ve kolları gibi, kapkara kıllarla kaplı siki kocaman ve dimdikti. İki adımda yanına sokuluverdi.

Sonra iki eliyle dizlerinin altından tutup bacaklarını kaldırdı ve karnına doğru bastırdı adam. O kocaman sikin morarmış başı, hiç bir yardıma gerek kalmadan gireceği yeri buldu ve sert bir hareketle, bir anda dibine kadar geçiriverdi.

Çığlığa benzer bir inleme kaçırdı ağzından. Bütün vücudu kasıldı önce… Bir anda içini dolduran sert erkeklik organı dakikalar boyu süren teşhirden sonra iyice ıslanmış vajinasının içinde acımasızca gidip geliyordu. Sonra beli gelmeye başladı. Amı açılıp kapanıyor, içindeki kocaman siki sanki sağmaya çalışıyordu. Adamın kasıklarındaki kıllar amının dudaklarına, kıllı taşakları götüne yapışmıştı.

İçini alabildiğine dolduran sik birden hızlanıp, sert hareketlerle girip çıkmaya başladığında daha da çıldıracak gibi hissetti kendini… Kocasının arkadaşı, onu altına almış hırsla sikiyordu. Daha karşılaştıkları andan itibaren, göstere göstere deliye döndürmüştü adamı. Sonunda sikiliyordu işte. Hem de ne biçim sikiliyordu.

Kocasının içeride bir yerlerde olduğunu, olup bitenleri mutlaka seyrettiğini bilmek de, sikilmekten aldığı zevkin on kat artmasına neden oluyordu.

Çılgın bir şeydi bu… Adam onu koltukta öylesine ikiye katlamıştı ki, kımıldamasına bile imkan kalmamıştı. Zevkten yarı kapanmış gözleriyle, içine bir piston gibi girip çıkan kocaman siki seyrediyordu yalnızca…

Amının dudakları, sikin çevresine sımsıkı yapışmıştı. Adam bir dibine kadar geçirip, bir ucuna kadar çıkardıkça, üzerindeki tüm damarları, kıvrımları beyninin içinde hissediyordu sanki.

Bütün duyguları amında toplanmış gibiydi. Aldığı zevk, her geçen saniye daha büyüyor, daha dayanılmaz bir hale geliyordu. Ağzından kaçak boğuk iniltileri kontrol etmesine olanak yoktu.

Birden vücudu kasılıverdi adamın. Aynı anda, amının içini yakıcı bir sıcaklık kaplayıverdi. İçindeki sikin kasılmalarını hissediyordu. Kocasının arkadaşı, tohumlarını amının en dibine fışkırtıyordu.

Bitmek bilmeyen lav dalgaları gibi geliyordu adamın beli. Karnının içinde bir yerlerde bir dinamit patlamış gibi oldu birden. Titreye titreye beli geldi onun da.

Sonra hiç beklenmedik bir şey yaptı adam ve sikini çekip dışarı çıkardı. Birden içinde büyük bir boşluk oluştuğunu hissetti. Onun böyle bir şey yapacağını aklına bile getirmemişti doğrusu. Şaşkın gözlerle pantolonunu çekişini ve kemerini bağlayışını seyretti. Ne yapıyordu bu piç…? Bir kez sikip bırakacak mıydı, henüz doymadan, defalarca boşaltmadan öylece gidecek miydi?

Adam, onunla bir daha göz göze bile gelmeden dönüp salonun kapısına doğru yürüdü. Ancak sokak kapısının açılıp kapandığını duyduğunda, onun gittiğine inanabildi.

Bacakları alabildiğine aralık ve tüm taze sikilmişliğiyle koltuğun üstünde kalakalmıştı öylece… Doymamış, yeterince tatmin olmamış…

Amının açık dudakları arasından sızan bellerin götüne aktığını hissediyordu. İçini gıcıklayan bir duyguydu bu. Parmaklarını götürüp, tekrar amıyla oynamaya başladı. Gözlerini kapamış, kendini o yeniden, yeniden hissetmeye başladığı doyumsuz, katıksız zevklere kaptırmıştı.

Bir başka parmağın daha kasıklarında dolaştığını hissettiğinde, titreyerek gözlerini açtı ve sessizce gelip önünde diz çökmüş olan kocasına baktı. İki zevk avcısı birbirlerinin gözlerinde eridiler. Şehvet kıvılcımları çakıyordu, kocasının gözlerinde. Belden aşağısı çıplaktı ve her zaman aklını başından alan o güzelim siki kasıklarının arasında dimdikti.

Hiç konuşmadılar. Gerek yoktu sözcüklere… Bir eliyle karısının sikilişini izlemenin verdiği zevkle taş kesilen erkeklik organını sıvazlayıp okşarken, diğer eliyle sikilmiş amcığının dudaklarını parmaklarının arasında kıstırıp zevk feryatları koparmasına neden oluyordu.

Kocasının parmağı amından yavaşça aşağı kayıp götünün deliğini okşamaya başladığında, ağzından küçük bir inilti kaçırdı. Dizleri, sanki kendiliğinden göğsüne doğru çekildiler. Alabildiğine açtı kendini kocasının önünde… İstediği her şeyi yapması için lotus çiçeği gibi açıldı.

Adamın belleri, götünü vıcık vıcık kayganlaştırmıştı. Kocası oynadıkça gevşeyip açıldığını, gittikçe sikilmeye hazır bir hale geldiğini hissediyordu. Parmak yavaşça içine kaydığında, zevkten bayılacak gibi oldu. Sonra kendini, artık küçük bir sik gibi götüne girip çıkmaya başlayan parmağın verdiği anlatılmaz duyguya kaptırıverdi.

Tüm vücudu bir yay gibi gerilmişti. Götü giderek kendini bırakıyor, sikilmeye hazır bir hale geliyordu. Tekrar kapamıştı gözlerini. Kocası durup, parmağını götünden çektiğinde de açmadı. Neyin geldiğini biliyor ve bunu tüm benliğiyle istiyordu.

O inanılmaz yumuşaklıktaki taş gibi sertlik götüne dayandığında, küçük bir inilti kaçırdı ağzından. Sonra sokmaya başladı kocası. Ateş gibi yanan sikini, yavaş yavaş ama durmaksızın sokuyordu. Çıldıracak gibi olmuştu. Kendini daha fazla tutamadı. Sarsıla sarsıla belini getirmeye başladı.

Kocası, yavaş ve uzun hareketlerle sikiyordu götünü. Sokuyor, çıkarıyor, sokuyor, çıkarıyordu durmadan. Sözcüklerle anlatılamayacak kadar zevkli bir şeydi bu. Çok kısa bir süre içinde ikinci kez, üstelik bu defa götünden sikiliyordu ve sanki uçmuş gibiydi.

Fazla dayanamadı kocası. Az önce karısının arkadaşı tarafından sikilişini seyretmek delirtmiş, iyice tahrik olmuştu anlaşılan. Birden dibine kadar geçirip, adeta boğa gibi haykırarak döllerini fışkırtmaya başladı. Karnının içine dolan yakıcı sıcaklık, onu güçlü bir el gibi kavrayıp, uzaya fırlattı sanki. Götü, bir mengene gibi sıktı kocasının hala kasılıp duran sikini. Titreye titreye, onun da beli gelmeye başladı.

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32


modern tesetturlu hatice

Category : Genel

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

modern tesetturlu hatice
slm.isim icabi baska bir yere tasinmak zorunda kalmistim.oturdugum apartmanda insanlarla tanisiyordum gun gectikce.ilk tanistigim kisiler serkan ve hatice cifti idi.hatice kapali giyiniyor ama nasil kapali bende anlamiyordum.yuzunde 1 kilo boya uzun etekler ama gotu ortaya cikaran sekilde dar etekler.keza ustune giydigi elbiselerde oyle gogusler yine tas gibi ortada.muhtesem bir fizigi vardi haticenin ve bunu comertce sergiliyordu.gun gectikce aramiz iyi olmaya basladi.haticenin kocasi serkan biraz cins bir adamdi.gozu surekli disarda evle pek ilgilenmeyen birisiydi.isi icabi surekli sehir disina cikar ve bundanda zevk duyardi.zavalli haticede kocasinin yuzunu gormezdi.ne bicim bir evlilik bu deyip cok dusunmuslugum olmustur.bir gun asansorde serkanda karsilatik.baktim elinde yine kucuk bir bavul.hayrola yolculuk var yine galiba dedim.evet adanaya gidecem 3 gunlugune dedi ama pis pis siritti.o gunun aksami evde oturuyor tv izliyordum.kapi caldi baktim hatice.rahatsiz ediyorum ama galiba evde sigortalar atti hicbirsey calismiyor dedi.bende hic anlamam bir bakarmisin dedi.tabi dedim ciktik yukariya.ev zifiri karanlikti.baktim fuse patlamis dedim bende yedek var eve gidimde alim.fuse u aldim geldim.haticede elinde mum isik yapmaya calisiyor bana.siyahlar icindeydid zaten.siyah uzun kollu vucuda yapisan bir ince kazak birde uzun vucuda yapisan siyah bir etek.sadece makyaj icindeki yuzunu gorebiliyordum mum isiginda.neyse fuse i degistirdim salteri kaldirdim hersey normale donmustu.tam sandalyeden inerken hafif dengemi kaybedip omzumu duvara carptim.hatice hemen paniklesti noldu biseyin varmi iyimisin gel su koltuga oturda bi bakalim dedi.burasimi burasimi derken haticenin elleri omuzumda gezeliyordu ve cok hosuma gidiyordu.yok dedim ben iyiyim sadece morarmis.bikac gune gecer dedim.vaktin varsa kahve yapim sana dedi.tmm olur dedim.hatice mutfaga gitti.bende oturdugum yerden onu izliyorum.alt dolapdan fincanlari falan cikarirken egilince o kalcalari nasil cikiyordu meydana.ben oyle dalmisken hatice ile goz goze geldik bir anlik.ben hemen kafami cevirdim.hatice gulumsemisti ama onu gormustum.hatice bana seslendi mutfaktan 1 dk gelirmisin diye.gittim hemen.ust rafta seker var ben uzanamiyorum sen alirmisin dedi.bu aradada hatice cezveye kahve koyuyordu tam onumde.haticenin arkasindan ust rafa uzandim ama sikim haticenin gotune degmisti.haticeden hic ses cikmadi.seker koydu sekerlige falan.cezveyi karistirmaya basladi.sekeri yine eski yerine koyarmisin dedi.yine haticenin gotune yaslanarak sekeri yerine koydum.ama bu sefer daha bilincli yaslanmistim.kahveler oldu.iceriye gectik.sohbete basladik.hatice kocasindan dert yanmaya basladi.hic evle ilgilenmiyo anca orda burda is diye gidiyor bir karim var evde diye hic dusunmuyor falan diye iclendi.aksilikya fincani elimden dusurdum ustume dokuldu.hatice hemen bir bez aldi temizlemeye calisti.temixledigi yerde tam sikimin ustu.bezi bastira bastira suruyordu ustume.e haliyle sikim kalkti hemen.haticede anladi durumu goz goze geldik tutdum elimde ncektim kendime dogru ve dudaklarindan kaptim haticeyi.delice opusmeye basladik.hatice kucagima oturmus artik kendini bana birakmisti.haticenin goguslerini oksuyor gotunu sert sert avucluyordum.hatice ustumdeki gomlegi cikardi goguslerimi opmeye yalamaya basladi.hatice yaniyordu resmen erkege sekse hasretti.yavas yavas asagiya inmeye basladi.kemerimi acip pant ve kilotumu cikardi.benim yarragi gorunce bu buyukmus bayada yakisikli ve yaramaza benziyor deyip yarragimin kafasini optu.iki dudaginin arsina alip emdi sertce.hatice basindaki turbaniyla beraber yarragimi somurmaya basladi.o rujlu dudaklariyla yarragimi pempe yapmisti nerdeyse.yarraga olan hasretiyle muthis sakso yapiyordu hatice.artik daha fazla dayanamayip gelicegimi soyledim.agzima gel coktandir dol tadini tatmadim deyip kokledi yarragimi bende agzina bosaldim dolu dolu.vakum gibi emdi yarragimi hatice.haticeyi koltuga yatirdim sadece etegini ve kilotunu cikardim.yeni tras etmis amcigini yalamaya basladim.ben yaladikca hatice kendinden gecer gibi inliyordu.off ozlemisim butun bunlari amim yaniyordu resmen dedi.daha dur yeni basladik dedim.haticenin harika bir gotu vardi.yarraga susamis ami iyice sulanmis ben yaladikca hatice yarrak istiyorum diye inlemeye baslamisti.hadi sik beni nolur amima gecir yarragini diyordu.haticeyi koltugun kenarina dogru cektim bende dizlerimin ustune durup yarragimi kokledim haticenin yanan amina.firin gibiydi haticenin aminin ici.seri halde yarragimi haticenin amina sokmaya basladim.abandikca abandim iri kiyim olan hatice ancak boyle zevke kanardi.haticenin gozlerine baka baka sikiyordum amini.bir muddet sonra haticeyle birlikte bosaldik.haticenin ustune yigildim yarragim aminin icindeydi hala.biraz nefeslendikten sonra haticenin kazagini yukari dogru siyirip goguslerini emmeye basladim.harikaydi gogusleri isirip isirip emdim yaladim.hatice kulagima gotumdende sikmek istermisin beni dedi.hemde fena isterim dedim.hemen ayaga kalktim.haticede koltukda oturarak yarragimi agzina aldi.turbanli basindan tutarak basini gel git yapiyordum.haticenin agzini bastira bastira siktim.yarragim kutuk gibi olmustu.haticeye don dedim.hatice koltugun ustunde dizlerinin ustune durdu.harika gotunun manzarasi muthisti.yarragimi iyice tukurukleyip dayadim haticenin got deligine.itmeye basladim.yarragim yavas yavas giriyordu haticenin gotune.tassaklarim kicina deginceye kadar soktum.hatice derin derin nefes alip offf deyip duruyordu.sonra yavas yavas gel git yapmaya basladim.20cmlik yarragim kol gibi haticenin gotune girip girip cikmaya basladi.hizlanmaya basladim artik ve seri sekilde yarragimi haticenin got deline sokmaya basladim.tassaklarim kizarmaya baslamisti kicina vurmaktan.hatice ahh ahh harika becer beni sik beni gotumden diye inliyordu.ben soktukca yarragimi haticenin turbani acilmaya basladi.turbani yere dusen haticenin upuzun siyah saclari ortaya cikti.saclarina asilip gotunu sikmeye basladim haticenin.nefesim kesilene kadar haticenin gotunu siktim.o gece haticeyle dura dinlene sabaha kadar sikistik.artik bosalinca sikimden dol degil su gibi sivi geliyordu anlayin yani.haticenin kocasi gelene kadar kah benim evde kah haticenin evinde bol bol seks yaptik.kocasinin is gezilerine gitmesine uzulen hatice simdi dort gozle gitmesini bekliyor tabi bende.sikmezsen sikerler boyle iste serkancim.

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32


Alıntı – Genç Kaynanamla Önce Sanaldan Sonra Anald

Category : Genel

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Alıntı – Genç Kaynanamla Önce Sanaldan Sonra Anald
Saat dört gibi telefonum çaldı. Arayan kaynanamdı. “Bikini geldi, çok güzelmiş!” dedi. “İyi hadi, giy bakalım, nasıl olacak!” dediğimde, “Giydim zaten, şu an üzerimde!” diye yanıtladı. “Vay, çok hızlısın, resim çekip atsana hemen. Whatsapp’tan gönder!” dediğimde, “Tamam!” dedi kıkır kıkır genç bir kız gibi gülerek.

Geçen birkaç dakika sanki birkaç saat oldu. Sonunda telefonuma peş peşe resimler gelmeye başladı. Yatak odasındaki aynalı kapaklı dolabın karşısında elinde telefonla çekmişti resimleri. Ölen kocasından kalan dokunmatik telefonun patlayan flaşı ile kaynanamın halen tazeliğini koruyan, güneş görmemiş dolgun beyaz vücudu karşımdaydı. Vücudunda kıldan tüyden eser yoktu. Hayatında lazere gitmemiş bir kadın için büyük bir nimetti bu.

Bikinisi deniz mavisi renginde, alt tarafı slip üstü üçgen şeklinde ve boyundan bağlamalıydı. Solmaz annenin dolgun vücuduna tam oturmuştu hem altı hem de üstü. Bikininin üçgen üst parçası memelerini kapatamamıştı, ancak meme başlarını örtebilmişti. Üçgen parçaları birleştiren ince ip gerilmiş, kopmamak için direniyordu sanki. Altındaki slip ise kasıklarını sıkıp patlatacaktı nerdeyse. Solmaz anne bikinisini heyecanla giyerken başına örttüğü ve arkadan bağladığı desenli siyah eşarbını çıkarmayı unutmuştu. Bu haliyle komik bir görüntü olmuştu.

Elinde telefon aynaya bakarak poz vermişti. Önden, yandan ve arkadan 15-20 tane resim çekmişti. Arkadan çektiği resimlerde slipin altındaki ihtişamlı götü ve derin yarığı ortaya çıkmıştı. Slipin arkası nerdeyse götünün arasına girecek gibiydi. Yarağım resimlere bakarken patlayacak hale gelmişti.

Sabahki telefon görüşmesinde olduğu gibi işyerinin kapısını kapattım. Telefon açtım ve “Bikiniyi de çıkarıp öyle resimler çeksene!” dedim. Önce, “Deli misin Orhan?” dedi, ama ben, “Ya seninle ne konuştuk sabah, her şeyde anlaşmadık mı?” dediğimde “İyi tamam…” dedi korkuyormuş gibi bir sesle.

Bu kez dakikalar bitmek bilmiyordu. Kalbim heyecanla deli gibi atıyordu. Sonunda telefonuma resimler düştü. Titreyen parmaklarımla açtım telefonu. Kaynanam aynı şekilde poz verse de bu çırılçıplaktı. Başındaki eşarbını gene çıkartmamıştı. Meme başları küçük, yuvarlak ve koyu pembeydi. Etli uçları ise iri birer üzüm tanesi gibi açık pembeydi. Amının üzerinde bir miktar alınmamış kıl vardı. Amının etli dudakları da meme başları gibi koyu pembeydi. Arkadan çektiği resimlerde ise götünün derin yarığı karşımdaydı. Götünün dolgun yanakları sıkıydı, sarkma yoktu hiç.

Ölen kayınpederim senelerce böyle bir güzelliğe sahip olmuş ama onun değerini bilememişti. Oysa ben birkaç dakikadır baktığım bu vücutla birlikte yeniden doğmuş gibiydim. İçim kıpır kıpırdı, heyecandan yerimde duramıyordum.

Kaynanamın bu resimlerine bir karşılık vermem gerektiğini düşündüm. Tuvalete geçip pantolonumu ve külotumu çıkardım. Yarağım sertleşmiş, kafası ıslanmıştı. Sol elimle yarağımı tutup sıvazlarken sağ elimle de resimlerini çektim. O anda kaynanamı düşünerek 31 çekmek istedim, ama kendimi onun amına ve her şeyden çok istediğim götüne saklamak istediğim için vazgeçtim. Yeniden giyinip koltuğuma döndüm.

Çektiğim resimleri gönderdim. “Bu yarak yakında senin olacak!” diye yazdım ayrıca. Bir sürü utanma ve gülme şekli ile cevap verdi karşılığında. Resimlerini titreyen parmaklarımla büyütüp küçültüyor, tek tek uzun uzun bakıyordum. Oturduğum yerde boşalacaktım nerdeyse.

Arzu evlendiğimiz günden beri götten verme konusunda isteksiz, gönülsüzdü. Zorlamalarım sonucu kabul ettiği birkaç defaysa anca yarağımın kafası girmişti götüne. Daha fazla ilerlememe müsaade etmemiş, hiç keyif alamamıştım bu yüzden. Ama şimdi kaynanamdan bunu isteyecektim. Onun Arzu gibi itirazlarda bulunacağını düşünmüyordum.

Akşam eve gittiğimde, Arzu, “Neyin var senin, iyi misin?” diye sordu. Bendeki garipliği anlamıştı. “Yok bir şeyim, iyiyim!” dedim. Ona, “Pazar günü birlikte Karasu’ya gideceğiz, annen de gelecek!” dediğimde çok sevindi. Özellikle annesinin gelecek olması onu çok mutlu etmişti. Babası sağken annesi bir kez bile oraya ayak basmamıştı, ama artık babası yoktu. Annesinin bunları yaşaması gerektiğini benden çok Arzu söylüyordu.

O gece çocukların uyumasına ben de yardım ettim. Sonunda ikisi de uyuduğunda saat 22:00 olmuştu. Arzu’ya, “Hadi, çok istiyorum seni, çok özledim!” dediğimde, “Ben de!” dedi gülen gözleriyle ve hemen üzerindekileri çıkarıp yatağa uzandı. Soyundum ben de ve karımın çıplak vücudunu emmeye, öpmeye başladım. Arzu da çok iştahlıydı.

Dudaklarımız birbirine kenetlendiğinde deli gibi emmeye başladı her iki dudağımı. Ağzının içine soktuğum dilimi ısırıyor, koparmaya çalışıyordu. Bu arada sol elimle memelerini avuçlayıp sıkıyor sağ elimle de yeni tıraş ettiği amını yoğuruyordum. Onun da sağ eli aşağıya kaymış sertleşmiş yarağımı sıkıyordu.

Bu azgın, şehvetli haline inat, gerdek gecemizde henüz 17 yaşında, korkak ve çekingendi. Evlenmeden önce sadece birkaç kez görmüştük birbirimizi. Babası nişanlı olduğumuz zaman bile bizi görüştürmemiş, dolaşmamıza izin vermemişti. Ona bildiği her şeyi ben öğretmiştim. Onun ilk ve son erkeği bendim, ama benim son kadınım olmayacağını bilmiyordu Arzu. Çünkü sırada öz annesi vardı.

Doğruldum ve göğsünün üzerine oturdum. Bu pozisyonda ne yapması gerektiğini biliyordu Arzu. Hemen memelerini kavradı, yarağımı memelerinin arasına sokup git gel yapmaya başladım. Biraz daha öne kaydığımda ise bir damla suya muhtaç kalmış gibi ağzını aralayıp dilini çıkardı dışarı. Yarağımın kafasına ben git gel yaptıkça dil darbeleri atmaya başladı.

Karımın yarağımın kafasına değdirdiği dili beni daha da azdırmış, isteklendirmişti. “Tamam, hadi ağzına al!” dedim ve üzerinden kalkarak sırtüstü uzandım. Arzu da hızla doğruldu ve dizlerinin üzerine çökmüş gibi yaparak yarağımı aldı ağzına. Ben uzun dalgalı saçlarını çekerken ıslak ve iştahlı saksosuyla beni çıldırtmaya çalışıyordu. Her iki eliyle kavramıştı yarağımı. Başını eğip kaldırdıkça yarağımı ağzının daha derinlerine alıyordu.

“Tamam, sen şimdi uzan, biraz da öyle yapalım!” dediğimde nasıl yapacağımızı bildiği için başı yatağın ucuna gelecek şekilde uzandı. Ben de yatağın ucuna geldim ve onu kollarından tutarak başını aşağı bakacak şekilde kendime çektim. Ardından bacaklarımı ayırdım, dizlerimi bükerek eğildim ve kalkık haldeki yarağımı karımın araladığı ıslak pembe ağzının içine soktum.

Dizlerimi büküp doğrularak yarağımı ağzına sokup çıkartmaya başladım. Bu pozisyonda yarağım nerdeyse taşaklarıma kadar girip çıkıyordu ağzına. Onu ağzından sikiyordum. Arzu bu haldeyken nefes alıp vermekte zorlanıyor, çoğu zaman sümüğü akıyor, gözlerinden yaşlar çıkıyordu. Ama bana bunun ne kadar zevk verdiğini bildiği için itiraz etmiyordu. Yine aynısı olmuş ve karımın sümüğü burun deliklerinden çıkmaya başlamış, gözlerinden de ince yaşlar akar olmuştu.

Onu daha fazla incitmemek için çıkardım yarağımı ağzından. Ellerinden tutup kaldırdım. Sümüğünü elinin tersiyle silerken, “Gel içeri geçelim!” dedim, el ele koridora geçtik. Kızların uyanması isteyeceğimiz son şeydi bu haldeyken. Yarağım halen kazık gibiydi.

55 kiloluk karımı kalçalarından kavrayarak kaldırdım havaya. Arzu ellerini boynuma dolarken bacaklarını da belime doladı sıkıca. Alttan yarağımı amına dayadım ve bastırdım. O an büyük bir zevk dalgası ikimizin vücudunda dolandı. Prizdeki gece lambasının ışığının aydınlattığı koridorda karımı yukarı aşağı kaldırıp indirerek yarağımı amına sokup çıkartıyordum.

Arzu aldığı zevkle, “Ohhh, kocacımmm sik benii, uhhh, sik beniii, ıhhh, ahhhh, sik beniii, ımmm…” sesleri eşliğinde adeta şarkı söylüyordu. Erken bir saatti ve yukarıdaki komşuların koridordaki ayak seslerini duyabiliyorduk. Yarağım karımın ıslak ve yağlanmış amına girip çıkıyordu. O haldeyken prezervatif takmayı unuttuğumu yeni fark ettim. “Kız prezervatif takmayı unuttum!” dediğimde, Arzu kendini bana daha çok yaslamış ve aldığı zevkten deli gibi inlemeye devam ediyordu, bana cevap verecek halde değildi.

1.85 boyunda 95 kiloydum. Aramızda 40 kilo fark olsa da karımı kaldırıp indirmek beni yormuştu. Sonunda ayakları yere değdiğinde kendine geldi, kapalı gözlerini açtı. “Prezervatif takmayı unutmuşum!” dediğimde, “Takma zaten!” dedi. İkimiz de nefes nefese kalmıştık. “Niye kız?” deyince, “Ben çocuk istiyorum!” dedi dudaklarını büzerek.

L şeklindeki koridorun köşesine geçtik. Arzu ellerini her iki duvara dayayarak domaldı. Bu haldeyken evin kapısına da yaklaşmıştık, evin kapısı birkaç metre ötemizdeydi ama ikimiz de azgınlığın doruğunda olduğumuz için o an bunu düşünecek halde değildik. Arzu elleri yukarda, belini aşağı eğmiş haldeyken yarağımın kafasını bolca tükürükledim. Ardından hızlıca ayrık duran amına girdim.

“Ihhh!” diye derin bir inilti karımın ciğerlerinden koridora yayılırken var gücümle pompalamaya başladım. Deli gibi sikiyordum, kasıklarım karımın sıkı göt yanaklarına çarpıyor ve koridorun içi ‘Şak şak şak!’ sesleriyle çınlıyordu. Azgınlık canıma tak etmişti. O an sanki karımı değil de annesini sikiyormuşum gibi düşündüm. Ve bu düşünce beni çıldırtıyordu. Karımın göt yanakları, kalçaları ve belinin etleri yarak darbelerimle birlikte löpürdüyordu. Sütlü şişkin memeleri de sallanıp duruyorlardı. Zaman zaman öne doğru eğilip memelerini avuçluyordum. Arzu’nun aldığı zevk daha da çoğalıyordu bu sayede.

Prezervatif takmamış olsam da bu gece öyle kolay kolay boşalmak istemiyordum. Bu pozisyonu da bu yüzden daha fazla devam ettirmek istemedim. Arzu’ya, “Sırtını şuraya daya!” dediğimde koridorun iki duvarının birleştiği yere dayadı sırtını. Bir süre deliler gibi öpüştük, dudaklarımızı dillerimizi emdik. Ardından sol bacağını kaldırdım ve alttan amına soktum yarağımı. Sonra bacağını daha da kaldırdım. Karımın uzun boylu ve bacaklı olmasının avantajını yaşıyordum. Elastik vücudu sayesinde az sonra sol bacağını iyice kaldırmış ve omzuma atmıştım.

Arzu her iki eliyle duvardan destek alırken ben onu köşeye sıkıştırmış vaziyetteydim. Bu şekilde sikmeye başladığımda ikimiz de tarifi mümkün olmayan bir zevk alıyorduk. Altta yarağım amına girerken üstte de dillerimizi, dudaklarımızı emiyorduk. Sütlü memeleri göğsümün altında yassılaşmış ve şişmişti. Bu haldeyken kendime hakim olmaya çalışıp yarağımı yavaş yavaş sokup çıkarıyordum amına.

Arzu’nun minik burun delikleri zevkin verdiği hazla genişliyor ve sıcak nefesini yüzüme vuruyordu. İnlemelerimizin arasında birbirimize sevgi sözcükleri fısıldıyorduk. Ama Arzu ikinci çocuğumuza hamile kalmak istediği zamanlarda yaptığı gibi dudaklarını kıpırdatmaya başladığında onun dua okuduğunu anladım. Üçüncü çocuğumuzun olmasını istiyordu ve nerden öğrendiğini bana söylemediği duayı okuyordu.

Sonunda sarsıla sarsıla boşaldığımda karım da zevkin doruklarına çıkmıştı benim gibi. Döllerim amına ve oradan kasıklarına akıyordu. Arzu duasını okumaya devam ederken amından çıktım. O havadaki bacağını yere koyup hızlı adımlarla yatak odasına giderken ben de banyoya geçtim. Duşu açıp altına girdim.

Karımla müthiş bir sikiş yaşamıştım, ama aklımda annesi vardı. Onu da aynı kızı gibi sikecektim. Ona yaşamadığı duyguları, tatları yaşatacaktım. Arzu 4 yıldır benimle dolu dolu bir seks hayatı yaşıyordu, oysa annesi hayatında belki 4 hafta bile yaşamamıştı bunu. Onun cinselliğe çok aç olduğunu tahmin ediyordum. Ve benim de amacım o açlığını doyurmak olacaktı.

Yatak odasına döndüğümde Arzu’yu ellerini kaldırmış duasına devam ederken buldum. Belinin altına benim yastığını koymuş bacaklarını da dizlerinden bükmüştü. Ses etmeden yanına uzandım. 5-10 dakika sürdü bu hali. Sonra da ellerini yüzünde gezdirdi, duasını tamamlamıştı.

Başını göğsüme koyup, “Seni çok seviyorum!” dedi. “Ben de çok seviyorum!” dedim. Bir süre o halde kaldıktan sonra banyoya geçti. Arzu yıkanırken ben giyinip balkona çıktım. Bir keyif sigarası yaktım. Sigaradan derin nefesler çeke çeke içtim.

Salona döndüğümde Arzu’yu koltuğun kenarına oturmuş, bornozuna sarınmış ve elinde benim telefonum annesiyle konuşurken buldum. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü, çünkü telefonda annesinin bikinili ve çıplak resimleri vardı. Ben önlem alırım, gizli tutarız derken daha ilk anda bir kıyametin kopmasına sebep olabilecek hata yapmış telefonu öylece sehpanın üzerinde bırakmıştım.

Ama neyse ki korktuğum olmadı. Arzu konuşmasını bitirir bitirmez atıldım ve telefonu kaptım elinden. “Ne oldu, annen ne diyor?” dediğimde, “Hiç, benim telefon sessizdeydi ya ulaşamayınca seni aramış, ben de seni göremeyince açıp baktım!” dedi omzunu silkerek. “Niye aramış peki?” diye sordum.

“Karasu’ya Cumartesi gitsek olur mu diye soruyor. Pazar günü abimle Facebook’tan kameralı konuşacakmış çünkü. Abim arayıp haber vermiş bugün, anne Pazar gününe sıra aldım demiş, kameralı görüşürüz diye söylemiş. Onu dedi. Pazar değil de Cumartesi gitsek olur mu diye sordu!” dedi karşılığında.

Cumartesi günleri de çalışıyordum. O gün gitmemiz demek işyerini kapatmam, para kaybetmem demekti. Önce ne desem bilemedim, ama sonra Arzu benden önce davranıp, “Ben Cumartesi gelemem!” dedi. “Niye?” diye sordum. “Hayatım daha önce dedim ya, Sümeyye’nin kızının doğum günü var, oraya gideceğim demiştim ya. Ben şimdi nasıl bırakıp gideyim?” dedi.

“E ne olacak peki?” diye sordum ellerimi iki yana açarak. “Ne olacağı var mı, sen annemi götürürsün. Ben Cumartesi gelemem, e annem de Pazar günü gelemeyeceğine göre, bir yolunu bulmamız lazım. Sen annemle gidersin. Evi çok merak ediyor, yazık, biraz oralarda dolaşırsınız, yemek yer dönersiniz!” dedi. Sonra da benim bir şey dememi beklemeden, “Ben yatıyorum, hadi sana Allah rahatlık versin!” diyerek gitti. Az sonra yatak odasının kapanma sesi geldi.

Telefonu açtım. Arzu resimlerden birini bile görse hayatımız kayardı, ama şansımız vardı ki böyle bir şey olmadı. (Bu sana ders olsun salak Orhan!) dedim kendi kendime. Ama bir taraftan da Cumartesi günü kaynanamla yazlıkta baş başa olacak olmanın verdiği tarifsiz keyfi hissettim.

(Sikerim işini!) dedim. Bugün Perşembe, yarın Cuma, ertesi gün de Cumartesi… Kaynanamı sikmek için müthiş bir fırsat elime geçmişken bunu geri çevirecek değildim.

Artık onu sikmek için ayları, haftaları, günleri değil saatleri saymam yeterliydi…

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32


Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 6. Bölüm

Category : Genel

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 6. Bölüm

Eve geldiğimizde saat ilerlemişti. Karım sofrayı hazırladı. Ana kız yemek yememiş, bizi beklemişlerdi. Özge de, ben de azıcık birşeyler yedik. Yemek yiyecek halde değildim. Yemekten sonra duşa girdim. Ardından yatağa girip uyumaya çalışıyordum, ama gözüme uyku girmiyordu. O sırada karım da soyunup yatağa girmişti. Bana, “Neyin var, iyi misin?” diye sordu, ama ben cevaplamadım. Ben birşey demeden karım elini alttan külotumun içine sokup yarağımı okşamaya başladı. Çıplak göğsümü öpüyordu. Eli yarağımda dolaştıkça yarağım kalkmaya başlamıştı. Karımla sikişmek istiyordum yeniden. Karıma, “Sana daha seksi iç çamaşırları alacağım, yatakta onları giyersin!” dedim. Karım mahçup bir halde, “Daha önce kocam almıştı, ama ben hiç giymedim!” dedi. Bunu zaten biliyordum, “Neden?” diye sordum. “Çok açık saçık şeyler, külotlar götümün arasına giriyor, ben nasıl giyeyim onları?” dedi.

“Ne yaptın onları, attın mı yoksa?” dedim. “Yok atmadım, sandığımda duruyor hepsi. Niye soruyorsun şimdi?” diye sordu. “Hadi göster bana onları, giymeni istiyorum!” dedim. Karım elini yarağımdan çekip yataktan kalktı, köşede duran sandığı açtı ve eğilerek içini karıştırmaya başladı. Biraz sonra büyükçe bir bohçayı yatağın üzerine bıraktı. Bohçayı açınca içinden bir sürü tanga, arkası ipli külotlar, dantelli sutyenler, çoraplar çıktı. “Bunları neden giymiyorsun?” diye sordum. “Giymemi istiyor musun gerçekten?” dedi. “Evet, hadi şunu giy!” diyerek arkası ipli bir külotla dantelli bir sutyen verdim.

Karım geceliğini ve külotunu çıkardı. Önce sutyeni giydi. Biraz küçük gelmişti sutyen, memelerini sıkmış, şişirmişti. Memeleri içinden her an çıkacakmış gibiydi. Sonra ipli külotu giyindi. Arkasındaki ip götünün arasına girmiş, bembeyaz göt yanakları külot yokmuş gibi ortadaydı. Eliyle sürekli, “Ay, götümün arasına giriyor, çok rahatsız bir şey bu!” diyerek külotun arkasını çekiştiriyordu. O anda külotumu çıkardım, yarağım kazık gibi olmuştu. Yatağın kenarına oturdum, karımı da dizlerime oturttum. Dudaklarına yumuldum.

Karım da evlendikten sonra tüylerinin temizliğini ihmal etmeye başlamıştı. Çenesinde ve dudaklarının üzerindeki alınmamış tüyler dudaklarıma batarken, kalçalarında dolaşan elim tüyleri hissediyordu. Dayanacak halde değildim. Geçen sefer yaptığım gibi başını karyolanın demirleri arasına soktum. İp külotunu çıkartmadan diz çökerek amına ağzımı dayadım. Karım müthiş bir, “Iğhhhh!” sesiyle irkildi. Amı zaten sulanmıştı, dilimi içine soktukça daha da sulanmaya başlamıştı. Amındaki alınmayan kıllar dudaklarıma batsa da, benim için problem değildi. Dilimi amının içlerine soktukça amının sıcaklığını ağzımda hissediyordum. Am dudaklarını emiyor, ısırıyordum. Amının içindeki dilini emdikçe karım yerinde kıvranıyordu. Elleriyle başımı okşuyor, sürekli inliyordu…

Bacaklarını iki yana iyice açmasını ve parmak uçlarına basarak götünü biraz havaya kaldırmasını söyledim. Götünün arasına girmiş ipli külotu parmaklarıma doladım. Göt deliğindeki alınmamış uzun kılları çekmeye başladım. Osuruk kokusu burnuma geliyordu. Başparmağımı içine bastırmaya başladım. İlk boğumuna kadar içeri girmişti ki, “Ay, ah, yapma lütfen!” demeye başlamıştı. Ama onu dinleyecek değildim bu sefer, parmağımı daha çok sokmaya başladım. Kısa sürede parmağım götüne girmişti. Karım ise sürekli “Ay, ah, çıkar, yapma!” diyordu; gittikçe daha çok bağırır olmuştu. O anda yatak odasının buzlu camında bir gölge gördüm. Özge yine bizi dinlemeye gelmişti. Annesinin çıkardığı sesleri kolayca duyabilirdi orada. Bu arada karım büyük bir güçle saçlarıma asılarak çekmeye başlamıştı. Ben de daha fazla ileri gitmemeye karar verip parmağımı götünden çıkardım.

Doğruldum, karım halen domalmış halde demirlerden tutmaya devam ediyordu. Amının dudaklarını parmaklarımla ayırarak yarağımı bir hamlede amına soktum ve hızlı hızlı gidip gelmeye başladım. Kalçalarına çarpan kasıklarımdan yine sesler gelmeye başlamıştı. Bir taraftan buzlu camın arkasında Özge halen bizi dinliyordu. Ben daha fazla ve daha güçlü pompalamaya başladım. Az önce acı çeken karım, bu kez, “Uhh, ahh, ohh, devam et!” demeye başlamıştı. Yarağım sıcacık amının içinde gidip geldikçe, ben de müthiş zevk alıyordum. Karımın amı yaşından ve çocuk doğurduğundan dolayı genişlemişti, ama bana zevk vermesine engel değildi. Hızlandım, hızlandım artık ben de kendimi kaybetmiş, “Ah, oh!” sesleri çıkartır olmuştum. O kadar şiddetli sikiyordum ki amını, karım devamlı, “Ah, ah, yavaş, yavaş ol!” deyip duruyordu…

Ve sonunda büyük bir zevkle karımın amına patladım. Bir süre daha amında kaldım. O sırada Özge kapının önünden gitmişti, gittiği de iyi oldu, değilse karım görebilirdi. Yarağımı çıkardım amından, karımı da belinden tutarak kendime çektim ve doğrulttum. Karyolanın demirlerine çarpan omuzları kızarmıştı. Omuzlarını tutuyordu sürekli, “Ah, her yanım ağrıyor!” deyip sızlanıyordu. Döllerim kalçalarına, bacaklarına akıyordu. Yerde duran paçalı külotu ile bacaklarını sildim. Bana, “Onunla niye sildin?” deyince, “Üzerindeki ile yatarsın, bir daha bunu giyme!” dedim. Yarağımdaki dölleri de sildim ve o külotu fırlatıp köşeye attım. Ardından külotumu giyinip yatağa girdim.

Karım da geceliğini giyinip göğsüme uzandı. Göğsümü öpüyordu. Bana, “Biliyormusun, çok güzel sikiyorsun beni!” dedi. Bunu söylerken kızardığını gördüm. “Mutlu musun?” diye sordum. “Hem de çok!” diye cevapladı. “Senden bir şey istiyorum!” dedim. “Nedir?” deyince, “Bir daha öyle paçalı, pamuklu külotlar giyme. Bunları giy!” diyerek yerdeki bohçayı gösterdim. “Çok mu istiyorsun?” diye sorunca, “Evet!” dedim, dudaklarından öptüm ve “Söz mü?” diye sordum. “Tamam, söz!”” dedi. O anda kocasına vermediği götünü bana verebileceğinin işaretini de vermişti aslında.

Aradan birkaç gün geçmişti. Karım artık benim için seksi çamaşırlarını giymeye başlamıştı. Dantelli sutyenler, külotlar, tangalar giyiyordu. Koca eteklerinin altında minik tangalar, ip külotlar giydiğini düşündükçe gün boyu sikim sertleşiyordu. Birkaç akşam sonra artık asıl isteğimi kendisine söylemenin vakti geldi diye düşündüm. Daha fazla sabredemeyecektim. Gece yatağa yeni girmiştik ki, dudaklarına yumuldum, emmeye başladım. Bir taraftan da elimi geceliğinin altına sokup kalçalarını okşamaya başladım ve “Seni götünden sikmek istiyorum!” dedim. Bunu duyan karım, “Töbe, töbe! Sen delirdin mi? O da nereden çıktı!” diye çıkıştı. “Korkma, canını yakmam, sen de zevk alacaksın!” diye kendisini ikna etmeye çalıştım, ama olmadı. Karım bir türlü ikna olmuyordu. Sırtını dönüp yattı. Evlendiğimizden beri ilk defa bu şekilde sırtını dönerek uyumuştu.

Haftasonu kahvaltıdan sonra, Özge ile Esra kendilerini misafirliğe çağıran teyzelerine gitmişlerdi. Ben karımla evde yalnız kalmıştım. Özge evden çıkarken bana ters ters bakmıştı. Onlar evde olmadığı zaman benim annesiyle sikişeceğimi biliyordu çünkü. Kızlar evden çıkar çıkmaz karıma yanaştım. Karım mutfakta bulaşık yıkıyordu. Arkasına geçip sarıldım. Geçen geceden beri aramız limoniydi. Göbeğini, memelerini, kalçalarını okşuyordum. O ise tepki vermiyordu. Diz çökerek eteğinin altına kafamı soktum. İçine minik bir külot giymişti. Külot götünün yarısını bile kapatmıyordu. Göt yanaklarına öpücükler kondurmaya başladım, kalçalarını okşuyordum. Sikim kazık gibi olmuştu.

Doğruldum ve onu elinden tutarak yatak odasına götürdüm, perdeleri çektim. Onu götünden sikmek istediğimi tekrar söyledim. Geçen akşamki kadar sert tepki göstermemiş, suskun kalmıştı. Sonra bana, “Bir kadın kocası ne zaman isterse onunla beraber olmalıdır. Ama senin bu isteğin çok günah!” dedi. Ona, “Merak etme, ne günahı varsa benim boynuma. Bak sen de zevk alacaksın!” dedim. Karım bir süre düşündükten sonra, “Tamam, ama bir kere olacak, canımı yakmanı istemiyorum. Çünkü daha önce hiç yapmadım!” dedi. İçimde müthiş bir heyecan hissettim. Onu elinden tutup banyoya götürdüm, “Şimdi güzelce yıkanalım önce, temizlenelim. Nasılsa çocukların gelmesine çok var!” dedim. Sıcak suyu açtım, karımın üzerindekileri tek tek çıkartmaya başladım. Üzerinde minik külotu ve dantelli beyaz sutyeni ile kaldığı zaman inanılmaz bir zevk duydum. Kendime hakim olmaya çalışıyordum. Külot ve sutyenini de çıkardım, ardından ben de soyundum.

Karı koca sıcak suyun altına girdik. Birbirimizi güzelce sabunladık. O sırada memelerinin uçlarını emiyor, ellerimle götünün yanaklarını sıkıyordum. Kendime engel olamayıp götüne birkaç şaplak attım. Çıkan ses banyoda yankılanmıştı. “Ay yapma, çok mu azdın?” deyince, “Evet, beni azdırıyorsun!” dedim. Orta parmağımı arkasından yavaşça götüne sokmaya çalışıyordum bu arada. Parmağım neredeyse tamamen içine girmişti ki, “Ah, uhh, ay, acıyor, ahh!” demeye başladı. Ama ben sokmaya devam ediyordum. Derken parmağım artık tamamen götünün içindeydi. Bir süre götünde beklettim parmağımı. Karımın çektiği acının azaldığını hissediyordum. Önünde diz çökmüş, arkadan parmağımı götüne sokmuştum bu pozisyonda. Diğer elimle de amını ovalıyordum. Parmaklarımla da amına girmeye başladım. Amının içi fırın gibiydi, soktukça daha büyük bir zevk alıyordu. Gittikçe kasılmaya başladı, nefesi kesilecekmiş gibi oluyor, saçlarımı deli gibi çekiyordu. Bu sırada götündeki parmağımı da sokup çıkartmaya başladım. Hem önden hem arkadan parmaklarım içinde çalışıyordu.

Karım sanki nefessiz kalmış gibi soluk alıp verdikçe, ben parmaklarımı daha hızlı sokup çıkartmaya başladım. Sıcak su üzerimize akmaya devam ediyordu. Derken karımın boşaldığını hissettim. Saçlarımı çeken ellerinde güç tükenmişti, kolları yana düştü. Parmaklarımı amından ve götünden çıkardım. Sıcak suyun altında ellerimi bol sabunla yıkadım.

Ona duvara doğru dönmesini ve eğilmesini söyledim. Dediğim gibi yaparak duvardan tutundu ve eğildi. Bacaklarını iki yana ayırdım. Tombul göt yanaklarının arasındaki kıllı deliğini meydana çıkardım. Duş başlığı ile götüne, deliğine iyice su tuttum. Baş ve işaret parmaklarımı kullanarak götünün deliğini mümkün olduğunca çok açmaya çalışıyordum. Delik neredeyse 1 Liralık madeni para kadar açılmıştı. İçine iyice su tuttum. Bu sırada karımın garip garip sesler çıkardığını duyuyordum. Amacım yarağım girmeden önce göt deliğini olabildiğince çok açmaktı. Deliğin içi kapkaranlık bir mağara gibiydi sanki. Etrafındaki uzun ve sık kıllar, mağaranın önünü kapatmış ağaç dalları gibiydi.

Ayağa kalkarak suyu kapattım. Karım, “Bitti mi?” diye sorunca, “Bekle biraz!” dedim. Yanaklarımdaki, burnumun içindeki tüyleri, kılları almak için kullandığım küçük bir traş makinem vardı. Onu aldım. Karım, “Ne yapacaksın onunla?” deyince, “Merak etme, deliğindeki kılları alacağım!” dedim. Tekrar duvara tutunup iyice eğilmesini söyledim. Deliğinin etrafını tuvalet kâğıdı ile iyice silip, kuruladım. Arkasından makineyi çalıştırarak kılları kesmeye başladım. Küçük makine sanki motorlu testerenin ağacı kesmesine benzer şekilde sesler çıkararak kılları kesiyordu. Makinenin ucu karımın göt deliğine değdikçe, karım, “Uuhh, ımm!” diye sesler çıkartıyordu. Bir süre sonra deliğin ağzını iyice temizledim. Sabun ve suyla deliği iyice yıkadım. Bu sırada yarağımdan sıvılar akıyordu. Dayanacak gücüm kalmamıştı. Karımı omuzlarından tutarak çömelttim. Ne istediğimi biliyordu. Yarağımı ağzına alarak yalamaya, emmeye başladı.

Başını iki yanından sıkıca tutmuş, saçlarını okşuyordum. Başını ileri geri oynatarak yarağımı boğazına kadar sokup çıkartıyordu. En sonunda ağzının içine patladım. Başını sıkıca tuttuğum için oynatamıyordu. Açık ağzının kenarlarından akan döllerim sıcak suya karışıyordu. Yarağımı ağzından çıkardığım zaman karım öğürmeye başladı, kusacak gibi oldu. Ama geçen sefer kızının yaptığı gibi kusmadı. Onun yerine ağzının içini sıcak suyla iyice yıkadı, çalkaladı, temizledi. Omuzlarından tutup ayağa kaldırdım. Yüzünde iğrenmiş gibi bir ifade yoktu. “Çok tuhaf tadı varmış!” dedi gülerek.

Birlikte yıkanıp banyodan çıktık. Yatak odasına geçerek kurulandık. Elinden tutup karyolanın demirlerine tutunmasını söyledim. Başını gene karyolanın demirleri arasına soktum. Daha önce Özge’yi iki defa götünden sikmiştim, ama şimdi ilk defa karımı götünden sikecektim. Masanın önünde duran yağlı el kreminden karımın götünün deliğine iyice sürmeye başladım. Deliğin içine, ağzına bol miktarda sürdüm; sonra da yarağıma iyice sürdüm. Yarağım ve karımın götü kremden bembeyaz olmuştu. Yarağımı sıvazlamaya başladım. Parmaklarımla tekrar deliğini ayırdım biraz. Dizlerini biraz öne kırmasını istedim. Dediğimi yapınca yarağımla göt deliği aynı hizaya gelmişti.

Daha sonra yavaş yavaş yarağımın kafasını sokmaya başladım. Kremden kaygan bir hal alan yarağım göt deliğine yavaş yavaş girdikçe, karımın götü genişliyordu. O sırada karım devamlı, “Ahh, yavaş!” diye inliyordu. Ama kendisi beklediğim kadar tepki göstermiyordu. Banyodaki genişletme çalışması ve sürdüğüm krem sonuç vermişti.

Yarağımı artık daha rahat götüne sokabiliyordum. Yavaş yavaş içinde gidip gelmeye başladım. Dizlerimi öne kırarak içine giriyordum. Biraz hızlandım, yarağım artık zorlanmadan içine girebiliyordu. Karım ise, “Ahh, ımm, ayy!” diyor, başını karyola demirleri arasında sağa sola oynatıyordu. Sonunda hızlanarak sokup çıkarmaya başladım. Artık göt deliği iyice genişlemiş ve açılmıştı. Yarağımı soktukça beraberinde içine hava giriyor; içine girip çıkan hava ‘Zort zort!’ diye sesler çıkartıyordu. Az önce ağzına boşaldığım için yeniden boşalmam uzun sürmüştü. Bu pozisyonda götünün içinde birkaç dakika boyunca gidip geldim. Yarağım nerdeyse köküne kadar götüne giriyordu. Bir süre götünde bekleyerek, sokup çıkarmaya devam ediyordum. Karım bu defa sürekli, “Ahh, ımm, ohh, ımm!” diyerek inliyordu. Onun da zevk aldığı belliydi.

Ama en sonunda gücüm tükenmişti. Vücudum elektrik çarpmış gibi oldu ve karımın götüne hışımla boşaldım. Bir süre daha içinde bekledim. Yarağımı yavaş yavaş götünden çıkardığım zaman, karımın götünden derin bir osuruk sesi geldi. Onu tutup doğrulttum ve kendime çektim. Birbirimize sarıldık. Bana, “Beklediğim kadar canım yanmadı!” dedi. “Ben sana söylemiştim” dedim. Birlikte tekrar banyoya girdik. Güzelce yıkandık. Sonra tekrar yatak odasına geçerek yatağa girdik. Çırılçıplak bir halde yatarken uyuyakalmışız…

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32


Teyzeme Fena Geçirdim

Category : Genel

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Teyzeme Fena Geçirdim

Meraba . Ben 19 Yaşinda 1.80 Boylarinda Genç Bi Erkegim . Herneyse Benim Teyzeme Olan İlgim Çoook Büyüktü Çünki Okadar Harika Kalçasi Ve Memeleri Vardiki Hergördügüm Zaman Beni Tahrik Ediyorduu . Birgün Aklima Teyzemi Sikmek Geldii .Çoook Azmiştim Ve Bişey Olurmuu Çagrirmi Diye Beklerken Teyzem Eve Birşey Alincak 10 Dk Gelirmisin Evde Kimse Yok Bende Gidemiyorum Diyerek Evine Çagirdi . Bende Firsat Bu Firsat Gittim . Teyzem Sipariş Listesini Verdi . Vee Siparişleri Alip Geldikten Sonra Teyzem Yorulmuşsundur Gel Biraz Dinlen Diyerek İçeri Çagirdi . Bende Firsat Buya Hemen Kabul Ettim Ve İçeriye Girdik Oturduk . Teyzem Nasilsin Felan Filan Derken Çıktıgın Kız Varmı Dedi Yok Dedim . Bu Yakişikliliklami Yok Dedii Bende Evet Dedim . Konuştuktan Sonra Neyse Ben Kalkiyim Dedim Ve Çikarken Bilerek Anahtarimi Yere Düşürdüm . Teyzem Egilip Almaya Kalkarken Hertarafi Belli Oluyorduu . Dayanamaadim . Arkadan Götüne Sarildim . Ve Gülerek Aynen Şunu Söyledi ” Bende Bunu Bekliyordum ” Hadi Yatak Odasina Gidelim Diyerek Odaya Götürdü . Benii Soymaya Basladii . Soyundurduktan Sonra Sikimi Aqzina Aldii Okdar Güzel Emdiki İlk Postayi Azqzina Boşalttim . Sonra Kaldirip Sevişerek Bende Onu Soyundurduktan Sonra Amını Yalamaya Basladim Zevk Sulari Geliyoduu Artik . Bacaklarini Memelerini Heryerini Yaladiktan Sonra Artik Sok Dedii .Bende Benim 20 Cm Cikarak Amına Dayadim Sokmamla Yavaş Aşkım Diyerek İnledi .Yavaş Yavaş Sokarak Aliştirdiktan Sonra .İyice Gelgit Yaptim İçine Boşaldim . O Arada Kapi Zili Caldii . Kuzenindir Diyerek Kapiya Bakti Ve Gelirken Kızına Sana Bi Hediyem Var Diyerek Odaya Getirdi . Çoook Şaşirmişti . Anne Noluyoo Dedi . Hadi Sende Soyun Merve Diyince Ama Anne Felan Demeye Kalmadi Teyzemden Cesareti Alarak Merveyide Soyundurdum Cook Güzel Bal Gibi Ami Vardii . Yatirdim Teyzem Sikimi Tutarak Mervenin Amina Yerleştirdi . Sokmamla Bagirmaya Basladii .Teyzem Susturmak İcin Merveyle Öpüşmeye Basladii . Birden Sikime Baktim Kan Kuzenin Kızlıgı Gitmişti Korku İçinde Annesine Bakarken Merak Etme Kızım Diktirirz Dedi . İkisini Sikmekten Yoruldum Sonra Ortalarina Yattim Onlar Sikimi Yaladi İzledim Biraz Sonra Üstümüzü Giydik . Salona Geçtik .Ve Herhafta Yapmayya Karar Verdik . Ara Sira Merveyi Arabamla Ormanlik Tarafa Götürüp Arabada Sike Sike Aglatiyorum . Anneside Doyamiyo Zaten .

Böyle Sikilmek İsteyen Bayanlar İcin : [email protected]

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32


Tecavüz Kaçınılmazsa

Category : Genel

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Tecavüz Kaçınılmazsa
Tecavüz kaçınılmazsa

Eda ve ben yedinci sınıftan beri çıkıyoruz. Şimdi yirmili yaşlarımızın ortasında dört çocuğumuz var.Eda her zaman dört çocuğu olacağını söylerdi – iki erkek, iki kız.Her zaman memleketimize yerleşeceğimizi, kasabada bir ev alacağımızı, hukuk fakültesine gideceğimi ve tam zamanlı anne olarak ev hanımı olmak istediğini söylerdi.

Aslında, Eda düğünü lise ikinci sınıftaki planladı.Tanıştığımız andan beri, ikimiz de birbirimiz için mükemmel olduğumuzu biliyorduk.İnsanlar bize “sevimli” bir çift diyorlar.İkimiz de kısayız.Ben 163 cm boyundayım;Pam ise 155 cm. Ben oldukça sıradanım ama Pam öyle değil. Uzun, ipeksi sarı saçları ve derin mavi gözleri, sert çay bardağı göğüsleri ve bir modelin bacakları ve poposuna sahip sevimli bir kadındır.

İkimiz de akıllı – iftiharlık öğrencileriydik. Ayrıca biz yarı münzeviydik, birlikte takılmayı arkadaşlarımızla olmaya tercih ettik. İkimizin de arkadaşı vardı, ama bu dostlukları geliştirmedik, sosyal faaliyetlerle çok fazla zaman geçirmedik. Biz sadece birbirimizle olmayı sevdik.

Evliliğimizle ilgili yaşadığım tek korku cinsel uyumluluktu. Eda, sıfır seks dürtüsüne sahipti. Öpmeyi ve tutmayı severdi, ama mahrem yerlerine dokunmak ya da bana dokunması kesinlikle imkansızdı. Seks hakkında konuşmaz, daha az seks yapar. Bir defasında kendimi ifşa ettiğim ve onu ağrıyan penisime dokunmaya ikna ettiğimde, elini beş inçlik erkekliğime sardıktan hemen sonra boşaldım. Elini sıktı ve “Ah, iğrenç!” Diye bağırdı. sonra elimi gömleğimin üzerinde sildi.

Bu kadar kötü olmazdı ama Eda çok seksiydi. Vücudunu göstermek, cazibesini sergilemek için giyiniyor ve beni azdırıyor taşaklarımın sızlamasına neden oluyordu. Sevişirken genellikle kucağımda kendini bana sürtüyordu. Göğüslerine ya da amına dokunmama izin vermezdi, ama bana göstermeyi çok seviyordu.

Pantolonuma boşalmamın eğlenceli olduğunu düşünüyordu. Yoğun bir sevişmeden sonra sık sık beni evden arardı ve sorunumla ilgilenip ilgilenmediğimi sorardı. Eğer ilgilendiysem, detaylar için bastırıdı. İlgilenmediysem, ona ne kadar acı verdiğini söylememi isterdi. Bunu bir tuhaflık olarak yazdım ve bu tuhaflık hiç de komik değildi.

Nişanlandıktan hemen sonra işler radikal bir değişti. Eda son sınıfımızın başlarında tecavüze uğradı. Tecavüz travmatik bir deneyimdi. Okuldaki beş sert çocuk onu ormanlık bir alanda kestirmede yakalamışlar. Onu striptiz yaptırıp dans ettirmişler.

Onlar için mastürbasyon yapmaya zorlamışlar, amına cisimler sokturmuşlar ve kendi göt deliğini parmaklatmışlar. Çetenin lideri ve kampüsteki süper damızlık Mert, arkadaşları Eda’nın bacaklarını ayırmışken bekaretini almış. Eda bekarete büyük değer veriyordu ve balayımızı bakirelerin buluşması olarak planlamıştı. Sadece Mert amını sikmişti ama diğerleri onu birkaç kez oral ve anal olarak becermişti.

Her zamanki buluşma yerimize gelmediğinde, yolunu geri izledim ve onu kir, pas ve meni kaplı cenin pozisyonunda yatıyor buldum. Birbirimize sarıldık ve ağladık. İkimiz de olaya dahil olan her erkeği tanıdığımız halde, Eda polise gitmeyi reddetti. Onu suçlamadım. Küçük bir kasabada yaşıyoruz. Tecavüz olmasa bile aşağılama bizi biribirimizden ayırırdı.

Eda’yı temizleyip giydirdiğimde sakinleşti. Çok canı yanıyordu ama ruhu kırılmamıştı. Saçlarını fırçalarken gülümsedi ve “Sanırım düğünümde beyaz giydiğimi unutabilirsin.”

Ona kar beyazı da dahil olmak üzere istediği her rengi giyebileceğini söyledim. Asla ikiyüzlü davranıp ve beyaz giyemeyeceğini söyleyerek beni şaşırttı. Sonunda herkesin Mert’e verdiğini duyacağını söyledi.

Onu düzelttim. “Mert tarafından tecavüz” dedim. Beni düzeltti. Bu şekilde duyulursa çocuğun çok kızacağını söyledi. Bunun onu kızdırması umrumda değildi, ama asla tecavüz dememeye yemin ettirdi. Çok kararlıydı ve bana tekrarlattı, “Eda Mert’e verdi.” Sözlerini tekrarladım ama gönülsüzce. Benim birkaç kez söylediğimi duyduktan sonra rahatladı, geçen bulutlara baktı ve yüksek sesle düşündü.

Onun yüksek sesle düşüncesi oldukça sarsıcıydı. Mert’e vermelerinin – vermesinin değil vermelerinin- kondomsuz vermelerinin ve amına boşalttırdığının etrafta duyulmasını arzuluyordu. Hamile bile olabileceğini söyledi. 14 Haziran’dan ayları geri saydı ve “Ah hayır! Hamileysem, Haziran ortasına doğurmak üzere olacağım” diye bağırdı.

“Bundan çok önce kürtaj yapabiliriz” dedim. Omuzlarımı kavradı ve çarpıcı bir şekilde, “Hayır! Kürtaj olmayacak. Hamile kalırsam çocuğunu doğuracağım. Çocuk masum ve cinayete taraf olamayacağım.” Onun bebeğini kendi bebeğin gibi kabullenmezsen Kemal, o zaman sandığın gibi biri değilsin. ”

Bu tutum benim için yeniydi. Kürtaj olduğuna ve ebeveynliğini planladığına yemin edebilirdim. Ona, çocuğuna bakmak istiyorsa, bizim sayacağımıza dair teminat verdim. Babası siyah ya da Çinli olsaydı da, aynı şeyi yapacağıma ona temin ettim. Bu yüzüne kocaman bir gülümseme getirdi.

Bana şiddetle sarıldı ve beni sevdiğini söyledi. Sonra oldukça garip bir şey söyledi. Afacan surat asıcı bir bakışla arkasına oturdu ve “Bilirsin, başka bir erkeğin çocuğuna düğün günümde dokuz ay hamile olmayı ve gerçek babanın kim olduğunu herkesin bilmesinin seksi olduğunu düşünüyorum. Bu da beni heyecanlandırıyor”

“Eda, bu fena bir düşünce. Beni şaşırttın.”

“Biliyorum ama dürüst oluyorum. Bir başkasının bebeğini taşırken bile beni ne çok sevdiğini bilmeleri o kadar hoş olurdu. Korkunç olduğumu düşünmelisin.

“Hayır, açık ve dürüst olmana sevindim. Çok heyecan verici, ama başkasının başına gelmesini tercih ederim.”

Birdenbire kalktı ve bana döndü. “Kemal, senden şimdiye kadarki en büyük iyiliği yapmanı istiyorum.” Başımı salladım. “Hamile olduğumu öğrenirsek, Mert’ten düğününüzde sağdıcın olmasını istemeni istiyorum.”

Ona incinmiş ve sersemlemiş bir bakış attım. Çok ciddiydi. Bana söz verdirdi. Sonunda verdim. Eda, ertesi hafta ve ondan sonra haftada iki kez tekrar tecavüz edildi. Polise gitmek için ısrar ettim; şiddetle reddetti. En azından annesine- ona doğum kontrol hapı alabilmesi için – söylemesi için yalvardım. Bu tavsiyeyi reddettiğinde, en kötüsünden şüphelenmeye başladım.

Eda’nın Mert’in bebeğini taşıma ve ondan sağdıcım olmasını istemek düşüncesi beni deli etti . Dördüncü tecavüzden sonra Mert’i ilk gördüğümde, içimde bir şey kabardı. Kızgın bir boğa gibi ona koştum. Yetenekli bir matador gibi beni altetti. Çöp tenekesinin üzerine düştüm. Daha sonra çılgınca sallayıp tutturamadığımda beni deli gibi tokatlamaya başladı.

Gerçekte sert vurmadı; tokatları küçük düşürmek içindi. Sonunda akıllandım ve sallanmayı kestim. Başıma aldığım birkaç tokat boyun eğmemi sağlamıştı. Mert beni ensemden tuttu, beni bir erkekler tuvaletine itti, kafamı bir tuvalete soktu ve birkaç kez sifonu çekti. Biri pantolonumu aşağı çekti ve Mert beni bıraktıktan sonra arkamdan taşaklarımı tekmeledi. Kasıklarımı tutarak cenin pozisyonu aldım. Uzun boylu sarı saçlı, mavi gözlü sporcuya baktım ve “Eda gibi bir afet için yeterince erkek değilsin. Senin için hizmet verdiğim için teşekkür etmelisin” dediğini duydum. Sağdıcım olacak en iyi adamdı.

Beni bıraktıktan sonra yine Eda’ya tecavüz ettiler. Öğleden sonra birbirimizi temizledik ve rahatlattık. Onun korumaya çalıştığım için beni övdü, ama aynı nefeste bir daha asla böyle bir şey yapmamam konusunda beni uyardı. Yapmayacağımı temin ettim. Bu zamana kadar, Eda’nın çoklu “verme” haberi tüm okula yayılmıştı. Benim için aşağılanma dayanılmazdı, ancak Eda oldukça iyi karşıladı. Çocuklar onu işaret ettiğinde ve arkasından kıkırdadığında onun uyarıldığını fark ettim. Hapı tekrar gözden geçirmesi için ricada bulundum, ama boşuna. Ben de o ormanlık araziden geçmemesi için ona yalvardım.

Bana o zaman son birkaç kez orada olmasının emredildiğini bildirmişti. Üstelik, daha çok çocuk onun performansını izlemeye gelmişti. Olanları dakika dakika anlattı, anlatmaktan zevk alıyor gibiydi. Otuzdan fazla çocuk, çoğu erkek ama bir kısmı kadın, Eda’nın çıplak bir şekilde dans ettiğini ve saç fırçası sapı veya vibratör ile kendini becerdiğini görmüştü. Oradaki her erkeği götünden ya da ağzından almıştı. Mert her zaman gösterinin patronuydu ve onu vajinal olarak beceren tek kişiydi. Bana söylediği her şeyden ve davranışlarından şaşırmıştım. Başbaşayken, olanlara tecavüz diyordu ama bence bu tecavüz değildi. Ona, Mert’le nasıl sınırsız davranabildiğini sorduğumda, “Babam her zaman,” Tecavüz kaçınılmaz olduğunda, arkana yaslan ve keyfini çıkar “dedi.

Belli ki bu tavsiyeye kalben benimsemişti. O akşam en sevdiğimiz park yerindeydik. Pam külotunu çıkardı ve bacaklarının arasından kendisini inceliyordu, hassas amına dokunuyordu ve yanan götünden şikayet ediyordu. Mert’in devasa organı hakkında anlatmaya devam etti ve göbeğinin tam ortasına kadar bir çizgi çizerek ne kadar içeri girdiğini gösterdi. Hatta organın amına girdiğinde aldığı hali göstermek için amına dört parmağını birden sokmuştu.

Bu utanmaz gösteriyi izlemek bir işkenceydi. Onun huyuna gittim çünkü bana bu şekilde işkence yaptığını görebiliyordum. Talihsizliğimizi cinsel deneyimlerimizi genişletmek için bir fırsata çevirme fırsatı gördüm. Neşeyle elimi onun baldırına götürdüm. Amına birkaç santim kalmışken, “Kemal, ne yaptığını sanıyorsun?” Dedi.

Kızardım ve kekeledim. Ona bir fahişe gibi davranmaya başladığım için çok üzgündü. Beni küçülmüş hissettirdi ve affedilmek için yalvardım. Kapıya yaslandı ve bacaklarını genişçe açtı. Gelişigüzel amını parmakladı ve dedi ki, “Aramızda hiçbir şey değişmedi, Kemal. Bana başkalarının yaptığı gibi bir fahişe gibi davranabileceğini sanma.”

Üstünü çıkarıp göğüslerini diğer eliyle okşarken, “Mert’in fahişesi olabilirim, ama senin nişanlınım” derken ağzım bir karış açık seyrediyordum. Başımı salladım ve tekrar özür diledim. İtaaatkar kabullenişim onu memnun etti. Gülümsedi ve “Bu sizi heyecanlandırabilir biliyorum, ama bu benim sorunum değil. Ben artık bakire bir kız değilim, şimdi bir kadınım ve kadınların karşılanması gereken ihtiyaçları var. Hemen şimdi boşalmam gerekiyor. İstersen izleyebilirsin veya başka tarafa bakarsın, ama penisini sergileme ve evde yaptığın iğrenç şeyleri yapmaya cesaret etme. Senden gelecek bu tür davranışlara tahammül edemem. ”

Ezik bir şekilde başımı salladım. Nişanlımın bir pisliğin adını anarak kendini becerdiğini izlerken taşaklarım sızlıyordu: “Sik beni, Derrick! Fahişeni becer! Sert sik onu, daha hızlı, daha derin … Evet! Evet! Dölle amımı!”

Eda’nın “verme” haberi sonunda ailesine ulaştı. Duyduklarıyla karşı karşıya geldiklerinde onunla birlikteydim. Eda onlara duyduklarının doğru olduğunu, tecavüzleri durduramayacağını ve muhtemelen devam edeceğini söyledi. Mert’i baş saldırgan olarak tanımladı ve babasına tavsiyesini hatırlattı.

Başını salladı, ama “Hala iyi bir tavsiye olduğunu düşünüyorum ama polise gitmelisin. Ne istersen onu yap. Yine de. Bu senin hayatın ve vücudun.” Dedi. Eda’nın annesi, “Sanırım seni hapa başlatmalıyız” dedi.

Eda hapı istemediğini söyleyerek onları şaşırttı. Eda sağlıksız olduklarını söyleyen bir şeyler okuduğu konusunda bir şeyler söyledi. Eda’nın annesi diğer doğum kontrol cihazlarını önerdikten sonra, “Anne, benimle vajinal ilişk**e olan sadece Mert” dedi.

Bu bana tuhaf bir cevap gibi geldi, ama annesini durdurdu. Beynindeki çarklar dönmeye başlamıştı. Mert’in kim olduğunu biliyordu. Annesinin evlenmemizle ilgili yanlış algılarının temeli kötü genetik bir eşleşmemizdi. Bokla dondurmanın karışımı gibi bir şey olduğumuzu biliyordum. Eda’ya çocuklarının kısa, esmer, eciş büçüş olacağını söylemiş. Bunu bana Eda söylemişti ve bu bana acı verdi. Annesi, “Güzel, ama hamile kaldığında, ki kalacaksın, kürtajdan söz edilmeyecek” demesi sürpriz olmadı.

Eda, çocuğu kendi çocuğum olarak kabul etmeyi kabul ettiğimi söyledi. Annesi benim iyi hislerime ve asil jestime övgüde bulundu. Küçük kız kardeşi geldi ve Eda’nın karnını okşadı, “Vay, Eda, belki şu an Mert’in bebeğini taşıyorsun.” Eda gülümsedi ve karnını vurarak şöyle dedi: “Bende öyle düşünüyorum. Döngümü kontrol ettim ve yumurtluyorum. Mert’e söyledim, ama yine de yaptı. Hatta günde iki ya da üç kez yapacağını söyledi. Bütün bu hafta. Bu işi görür. ”

Annesi geldi ve “Kesinlikle görür” dedi. Sonra gözlerini üzerime çevirdi ve Eda’ya “Sanırım ikiniz …” dedi.

“Hayır anne, değiliz. Kemal evlilik yatağımıza bakire gelme sözü verdi.”

Bu haber annesinin yüzüne bir gülümseme ve benimkine bir kızarma getirdi. Bu haberi kabullenmeleri konusunda şaşırmıştım, tıpkı Eda’nın Mert tarafından hamile kalmasından yana olduğu gibi – özellikle annesi. “Babanızın dediği gibi, bu konudaki kararınızı onurlandıracağız, ancak bunu ormanda yapma fikrinden hoşlanmıyorum. Bu karşılaşmalar kaçınılmazsa, dediğiniz gibi, o zaman sanırım. Mert’i buraya getirmelisin. Katılmıyor musun, canım? ”

O da kabul etti. Kulaklarıma inanamadım. Eda mutlu bir şekilde annesinin boynuna sarıldı ve sonra babasını öptü. Eda’yla arabada yalnızken, gördüğüm ve duyduğum şeyle yüzleştim. “O kadar şaşırmış gibi davranma Kemal. Annenin nasıl hissettiğini biliyordun ve sana düğün günümde Mert’in bebeğine hamile kalmamı heyecanlandırdığımı söylemiştim. Beni o ormandan çıkarmak isteyeceğini düşünmeliyim. Bu seni azdırıyor mu? Yoksa ucuz bir orospu gibi pislik içinde çırılçıplak debelenmemi mi istiyorsun?

Dedim ki, “Tabii ki değil. Mert’in çocuğuna hamile kalma haberinin üzerine atlayıp bir aile projesine dönüştürmelerini beklemezdim”

“Eh, öyleyse alışmaya çalış. Hadi burgerciye dönelim.”

“Burgerciye mi? Mert burada takılıyor. Deli misin? Sorun mu istiyor?”

“Kemal, Mert’le karşılaşmaktan korkmayacağım. O oradaysa, orada. Ayrıca, yarın o ormana gitmemi istemiyorsan, annemin söylediğini ona söylemeliyim.”

Dişlerimi sıkarak Burgerciye gittik. O orada değildi. Fikrini değiştirdi ve pizza istedi. O da orada değildi. Mert’in takıldığı bilinen her yere gittik, her seferinde başka bir şeye özlem duyuyordu. Vazgeçmek üzereydik, ama burgerciye bir kez daha gitmemiz konusunda ısrar etti. Eski Şahin’i görünce kalbim sızladı.

Yanına park etmemi istedi. Mert gülümsedi, dışarı çıktı ve kasıla kasıla yürüdü. Eda pencereyi aşağı indirdi ve ona sıcak bir merhaba dedi, “Sürpriz, burada seninle karşılaşmak.” Mert pencereye doğru eğildi ve tutkulu bir şekilde öpüştüler. Neredeyse çocuğu pencereden içeri çekti,dilini özgürce kullanarak yüzünün her tarafına salyaladı.

Mert bacaklarının arasına uzandı ve külotunu çekti. Eda çabalarını kolaylaştırmak için ayağa kalktı ve pembe külotlarının bacaklarından aşağı kaydığını ve çılgınca onları iteklediğini gördüm. Sonra çocuk amını parmaklarken bacaklarını açarak oturdu. Eda eteğini kaldırdı, böylece hiçbir şeyi kaçırmazdım. Boynuna sıkıca sarılmış yüksek sesle inliyor, amını çocuğun parmaklarına doğru ittiriyordu.

Öpücüğü kesti ve onu uzaklaştırmak zorunda kaldı. Kapıyı açtı ve “Nişanlını ödünç almamın sakıncası var mı? Eda bana uzandı ve kafamın arkasını tutarak, “Verdiğin dersten sonra olmadığından eminim” dedi.

Dışarı çıktı ve onu arka koltuğuna götürmesine izin verdi. Onu park yerinde soydu ve arka koltuğa yatırdı. Pantolonunu açtı ve kapıyı çekerek içeri girdi. Araba sabit bir sallanmaya başladığında Mert’in arkadaşları camlarda toplandı. Ara sıra Eda’nın sağ ayağını sürücü camında görebiliyordum. Diğer insanlar da izleyicilere katıldı. Aletim boşalmak için kuduruyordu ve kasıklarımı ovaladım. İşini bitirdiğinde, onu yüzükoyun ve dört adam sırayla götünü sikti.

Onunla işleri bittiğinde, onu geri çekti, çıplak ve kız içeri girdikten sonra kıyafetlerini arka koltuğa attı. Oradan hızlıca çıktım. Eda kapıya yaslanmıştı. Bir ayağı dikilmiş ve koltuğun başlığına uzanmış,diğeri yere basıyordu Ara sıra ışıkta, amından akan döllerin koltuğumu ıslattığını görebiliyordum

Amını tuttu, çoğu kıçından sızıyor olsa da menileri içeride tutmaya çalışıyordu. Bana şaşkın bir ifadeyle baktı ve “Peki, şimdi bir tecavüze tanık oldun, ne düşünüyorsun?” Dedi.

“Dürüst olmamı ister misin?”

“Evet kesinlikle.”

“Sanırım tecavüze uğramak istedin.”

“Gerçekten sana öyle mi geldi?”

“Herkese öyle geldi, Pam.”

“Kaç kişi izliyordu?”

“On veya on iki.”

“Bana tecavüz edilmesini izlemek hoşlarına gidiyor görünüyorlar mıydı?”

“Evet, öyle diyebilirim.”

“Şey, bilgin olsun, kıçımın dört kişi tarafından sikilmesi piknik yapmak değildi.”

“Ve onu Mert’ten almak, öyle sanırım?”

“Tamam. Doğrusunu mu istiyorsun. Sana söyledim. Şimdi bir kadınım ve ihtiyacım var. Güzelce bir sikilmem lazım. Hala bakirsin. Bunları anlamıyorsun. Ayrıca bildiğin gibi hamile kalmaya çalışıyorum.”

“Evet, bunu acı verici bir şekilde açıkladın.”

“Ah, zavallı bebeğim. Beni tecavüze uğrarken görmek küçük organını kaldırdı mı?. Taşakların sızlıyor mu? Acıyor mu?”

“Evet canım yanıyor. Beni öldürüyorlar.”

“Ah, senin için çok üzülüyorum. Mert ve arkadaşlarının beni böyle kullanmasını izlemek çok korkunç olmalı.”

“Eda, elbiselerini giymeyecek misin?”

“Hayır, böyle hoşuma gidiyor. Çıplak dolaşmak çok garip bir his. Kemal, beni eve götür. Beni bu şekilde eve götürmeni istiyorum.”

“Eda! Ciddi misin?”

“Evet, çok zarif olacak. Babam beni daha önce hiç çıplak görmemişti. Onlara ne olduğunu senin anlatmanı istiyorum.”

“Tamam, Eda. İstediğin gerçekten buysa. Annenin memnun olacağını biliyorum.” Otoparklarına çektim. Trafiğin temizlenmesini bekledik. Eda boynuma sarılırken kollarımda taşıdım. Kapıyı açmayı başardım ve içeri girdim, kapıyı itekleyerek kapattım. Babası, küçük kız kardeşi ile birlikte oturma odasına yayılmış TV izliyordu. Ayağa kalkıp Eda’nın annesini aradılar. Mutfaktan geldi, Eda’ya bir baktı ve “Aman Tanrım! Ne oldu?” Diye bağırdı.

Eda’yı çıplak poposu babasına dönük şekilde tuttum. Manzaradan keyif alıyor gibiydi. Eda, “Ben iyiyim anne” dedi.

“Mert ve arkadaşları burgercide arabasının arka koltuğunda ona tecavüz etti” dedim.

“İşte onu kanepeye koy. Bacaklarını yukarıya kaldır.” Dedi.

Eda’yı poposu kanepeye koydum bacakları kenardan sarkıyordu. Annesi Eda’nın bacaklarının arasına baktı ve “Ah, tecavüz edilmişsin” dedi. Önlüğünü çıkardı ve Eda’nın kıçından sızan spermi çıkardı. Kocasından Eda’nın ayaklarını ayırmasını istedi. Bu rolü hevesle kabul etti ve bacaklarını genişçe yaydı.

Kız kardeşi, başına eğildi ve alnını okşadı ve Eda’nın suistimal edildiği kasıklarına şekilde baktı. Eda’yla göz göze geldik ve “Anlat onlara” demek istediğini anlamıştım. Ben de onlara Mert’i gördüğü andan itibaren tam olarak ne gördüğümü söyledim. Bu tecavüz mitini patlatmayı umuyordum, ama hikayem umutlarım dışında hiçbir şeyi patlatamadı. Mert’ten başka kimsenin vajinasını kirletmediğini öğrenince rahatladılar. Annesi kıçını temizledi ama labia dudaklarındaki sperm tekrar içeri soktu. Annesi, “Mert’e evimizi kullanabileceğini söyledin mi?” Dedi.

“Evet ve çok memnun oldu. Sabah okuldan önce uğrayacak. Hala ormanda buluşmak zorundayım, ama eve gitmeden önce her gece uğrayacak.”

“Bu mükemmel. Bu uygun.” Birdenbire orada olduğumu fark ediyormuş gibi, “Üzgünüm Kemal, ama bu konuda ikiyüzlü olmayacağım. Sanırım sen ve Eda harika bir evlilik yapacaksınız, ama Eda ve Mert birlikte güzel bebekler yapacaklar. Bunun acıttığını biliyorum, ama böyle hissediyorum. Saklamayacağım.

Kız kardeşi, “Kendini kötü hissetme, Kemal. Hepimiz seni seviyoruz; bunu biliyorsun.” Dedi. Başımı salladım ama canım yandı. Babasının söyleyecek hiçbir şeyi yoktu. O amı incelemeye kendini kaptırmıştı. Bütün sahne benim için çok fazlaydı. Sikim olayın her anında sertleşmişti. Ailesini nişanlımın vajinasına incelemesini izlemek çok erotik bir manzaraydı. Onlar da zevkini çıkarıyorlardı.

Temizleyebileceği her şeyi temizledikten sonra annesi ayağa kalktı ve “Bir süre böyle kal Eda. Spermi rahminin yanında tutmalısın.” Dedi.

Otuz dakika sonra ayrıldığımda Eda hala yayılmış yatıyordu ve babası hala onun için bacaklarını tutuyordu. Yumurtlama döngüsü boyunca Pami pek görmedim, ama beni bilgilendirmek için düzenli olarak aradı. Mert’in onu ilk kez yatak odasına götürdüğünü öğrendim, ancak ailenin kabullenişini öğrendikten sonra, etrafına toplandıkları yer olan onu kanepeye götürmüş. Gerçekten yardım etmişler. Babası genellikle bacaklarını tutmuş ve annesi, Mert’in dölünü Eda’nın amına sağarmış.

Eda bu müstehcen detayları paylaşmaktan zevk alıyordu ve Mert onu becerirken birkaç kez beni aradı. O haftadan sonra, daha önce olduğu gibi düzenli buluşmalara devam etmedik. Zamanımızın tamamı Mert’i kovalamakla geçti. Onu bulduğumuzda, arabaya binerdi ve ben de gölün kenarındaki eski buluşma noktamıza giderken sevişmeye başlarlardı. Oraya vardığımızda Pam, genellikle çıplak olur ve yarağına yaltaklanıyor olurdu. Mert genellikle yanımda otururken, Eda ilk iş olarak sikini serbest bırakırdı. Eda yarağı sergilemeyi çok severdi ve yarağı baştan sona emerken görüşümü engellemeye çalışırdı. İtiraf etmeliyim ki, Mert’in muhteşem bir erkeklik organı vardı. Kalın damarlı ve nerdeyse yirmi santim uzunluğundaydı. Mantar başı Eda’mın aç dudakları arasında kayan lezzetli parlak bir kask şeklindeydi.

Eda, sikişmeye başlamadan önce, arabanın iç ışıkların yakar kucağında bana dönük olarak otururdu. Pozisyonunu alıyor ve yarağı benim yerleştirmemden hoşlanıyordu. Yarağını kavrayıp nişanlımın amına nişanlamak garip hissettiriyordu, ama onu amına sokmak daha da kötüydü. Nişanlımın hepsini içine alacak şekilde oturması ve inlemesini izlemek dayanılacak gibi değildi.

Beni sikişmelerinde bir aksesuar gibi kullandılar. Eda beni istediği pozisyonlara soktu. En sevdiği ben sırt üstü yatarken dört ayak üzerinde, başım kasıklarına gelecek şekilde olandı. Bu pozisyonda, ben onun yarağının nişanlımın amına girişini izliyordum. Bu pozisyonda boşalırsa, Eda yarak amından çıktıktan sonra amını yüzüme bastırıyordu. Ayrıca başı kucağımdayken sırtüstü sikilmeyi de seviyordu. Ben onunla hiçbir şey yaşayamazken, başka bir erkeğin ondan zevk almasını izlemek işkenceydi

Eda’nın adeti gecikti ve bunu kutladılar. Bana Mert’i ilk fırsatta sağdıcım olmaya davet ettirdi. Mert bana kıçıyla güldü ve kabul etti. Bu kızı neden hala karım olarak istediğimi merak ediyor olabilirsiniz. Gerçek şu ki, ona her gün daha derinden aşık oldum. Hala her zaman olduğu gibi aynı Eda’ydı, ama ayrıca, onun da bir cinsel dinamo olduğunu keşfettim. Balayımı giderek daha fazla heyecanla bekledim. Eda’nın karnı dördüncü aydan sonra şişmeye başladı. Altıncı ayda, artık hamile olduğu belli oluyordu ve göğüsleri çok güzel kabarmıştı. Şişkin karnını gururla sergiliyordu ve okuldaki çocuklar bebeğin tekmelemesini hissetmek için sıraya girmişti. Herkese Mert’in bebeğin babası olduğunu ve düğün planımızın hala devam ettiğini söylemişti.

Bu beni utandırmaya devam ediyor ve Eda’yı da çok heyecanlandırıyordu. Hamile olduğunu öğrendikten sonra, Eda’nın Mert ve arkadaşlarının, hatta babası nişanlımı amından da sikmeye başlamışlardı. Genellikle bir araba dolusu insanla göle gidiyorduk. Nişanlımı sırayla sikmelerini izlemek benim için çok zordu. Eda genç erkeklerin spermlerini boşaltmak için çok popüler bir yer haline geldi. Bunu yapmak için bahanesi ihtiyacı olmasıydı.

Ailem Eda’nın şöhretinin farkındaydı ve annem beklemedeki evliliğim ve bebek hakkında rahatsızdı. Hiçbiri, onları şok etmek için her yolu denese de, ona saygıyla davrandılar. Ne zaman uğradıysa, herkesin bebeğin tekmesini hissetmesi için ısrar ederdi. Külot giymezdi ve sadece eteğinin altına ellerini soktururdu. Babamın ve iki kardeşimin amcığıyla oynama fırsatını kaçırmadığını söyledi.

Bir keresinde annemin elini tuttuğunu ve bacaklarının arasında sıkıştırdığını ve orada tuttuğunu gördüm. Annem pancar gibi kızardı ama elini de çekmedi. Eda daha sonra annemin parmaklarının ikisini amına soktuğunu söyledi. Annenin elini bileğinden tuttu ve annem birkaç dakika boyunca onu amıyla oynadı.

Bu deneyimden sonra, annem Eda ile aynı odada kalmazdı. Babam ve kardeşlerim için sorun yoktu, çünkü Eda aşağı eğilirdi, bacaklarını açar ve elbisesini karnının üstüne kaldırırdı. Babam ve erkek kardeşlerim bebeğin tekmelemesini hissetmede bir çekinceleri yoktu. Genellikle ben seyrederken Eda’nın amını ellerlerdi. Oyuna davet edilmeyen tek kişi bendim. İnanması güç ama, Eda’nın amına ve memelerine dokunmamıştım.

Düğünden hemen önce, sekiz aylık hamileydi ve bacakları olup yürüyen büyük bir plaj topu gibiydi. Evimizde yürür ve elbisesini başının üstüne çekerdi. Çıplak geçit töreni yaptı, sonra bacaklarını birbirinden ayırıp koltukta uzandı. Genelde, Annemi aramaya giderdi ve bizi izleyen çocuklarla utandırıcı bir manzaraya zorlardı. Memelerinden süt fışkırtırdı ve annem Eda’yı parmaklamak zorunda kalırken genellikle iyi bir iş çıkarırdı. Bütün bunlara rağmen, ailem düğüne katıldı.

Düğün, kasabanın ziyafet salonunda yapılan basit bir törendi. Ailesiyle benim ailem, birkaç arkadaş ve bir düzine veya daha fazla Mert’in arkadaşı. Sonuçta, altmış kişi vardı. Eda için nikah memuru ayarlamıştık. Düğünden bir gün önce ona ödeme yapılmasını izledim.

Mert düğünü küçük düşürdü. Onun arkadaşları dışındaki herkes smokin ve hoş kıyafetler içindeydi. Eda fırfırlı parlak kırmızı hamile elbisesi giymişti, dekolte ve oldukça kısa. Pembe bir duvağı ve kısa bir kuyruğu vardı. Salonun arkasındaki kulisi gelin odası olarak kullandık. Tüm konuklar oturmuş ve organizatör düğün yürüyüşünü yapmıştı. Ben ve Mert, babası ve nikah memuru yan yanaydık.

Mert yanımızdan ayrılıp odaya geri döndüğünde tüm gözler pelerin odasının kapısındaydı. İçeri girdiğini gördük. Eda ile hemen dönmediğinde salon dedikoduya başladı. On dakika sonra hala oradalardı. Orkestra çalmayı bıraktı. Kalabalık kendi aralarında mırıldandı. Babası kibarca kapıyı tıklattı. Yirmi dakika sonra, Mert fermuarını çekerek ortaya çıktı. Eda darmadağınık görünümlü dışarı çıktı. Yürüyüş başladı, sahnede ilerlediler, yeminler edildi, kelimeler söylendi, sağdıcımın sölleri bacaklarından dökülürken karı koca ilan edildik.

Memur “Şimdi gelini öpebilirsin” dedi. Eda’yı öpmek için döndüm, ama ona dönerken o Mert’e döndü. Orada bir salak gibi durdum ve beş dakikalık tutkulu bir dudak dudağa öpüşmelerini izledim. Düğün partisi sessizliğe bürünmüştü. Mert nişanlımın kıçını sıkarken ve avuçlarken, çıplak kıçını ortaya sermiş onu neyin azdırdığını gösteriyordu. Memur nihayet dedi ki, “Damadın geline ilk öpücüğü vermesi gelenektir.”

İsteksizce ayrıldılar ve Pam bana dudaklarından bir buse verdi. Bir sonraki hakaret en büyük hakaretti. Jartiyerini çıkartıp bekarlara atacaktım. Eda ve ben sahnedeydik. Sağına ve önüne bir tabure kondu. Eda eteklerini toplarken diz çöktü. Sağ ayağını tabureye koyarken sağ bacağının çoğu yukarıya toplanmış eteğin altından görünüyordu.

Benim konumumdan, döller kasığından jartiyerine doğru aktığını görüyordum. Ed elbisesini sıyırmayı bırakmadı. Kısa süre sonra kasıkları çıplak kaldı ve herkes döllerin sağ uylukta aktığını gördü. Elbise orada durmadı. Eda onu karnının üstüne kaldırdı ve belden aşağısı çıplaktı. Düğün partisi toplu bir kargaşaya neden oldu ve kahkahalar yükselmeye başladı.

Her şeyi görmezden gelmeye çalıştım ve kıvrakça sütun gibi bacağından jartiyeri aşağıya çektim. Jartiyer sürünen spermini hapsetti, baraj görevi gördü ve Derrick’nin dölleriyle ıslanmaya başladı. Ayağından kopardım, baş parmağımla işaret parmağının arasına sıkışıp sonra bekarlara çevirdim. Akıllıca bir boşluk açmışlar ve jartiyer yere ıslak bir paçavra gibi düştü.

Eda biz ayrılıp ve balayına giderken mutlu oldu. Ona istediği düğünü ve asla unutamayacağı bir hatıra verdim. Benimle isteksizce sevişti, ama yine de harika bir balayı geçirdik. Oldukça normal bir evlilik ilişkimiz vardı. Benimle sevişiyordu ama sevişmede pasif davranıyordu.

Bebek zamanında doğdu – tam olarak babasına benzeyen sağlıklı bir çocuk. Ona Mert adını verdi. Eda’nın Mert’le seks yapmayı özlediğini söyleyebilirim, ama onun bahanelerinin ve oyunlarının biz evlendiğimizde geçerliliği kalmamıştı. Onunla birlikte olursa, sadakatsizlik yapmış olurdu. Bunu yapmazdı.

Bazen, Mert’i tekrar ilişkimize sokmak için bir yolunu düşünmeye çalıştığını görebiliyordum. Bebek doğduktan birkaç hafta sonra bacaklarının arasındaki yerimi aldım. Eda bana prezervatif vermişti. Ona baktım, sonra ona ve “Ne oluyor?” Dedim.

“Başka bir bebek istiyorum. Dört istiyorum, hatırla.”

“Öyleyse neden prezervatif?”

“Kemal, farklı babaları olan dört çocuğum olamaz. Onlar için adil olmaz. Yarım kardeş olurlardı. Bunu istemem. Mert tüm bebeklerimin babası olmalı.” Onunla bunun hakkında konuştu ve kabul etti. Bu konuda onun da söz hakkı var. O Mert’in babası.

Eda’nın yolunu bulduğunu hemen biliyordum. Bir şekilde onun için mutlu oldum. Gözünde o eski parıltı vardı. Pasif reaksiyonumu fark etti ve “Bu aile için damızlık olarak hizmet etmeyi kabul etti, ancak oldukça sert şartlar ortaya koydu” diyerek utandı.

“Onlar neler?”

“Birincisi, yalnızca hamile olmadığım zamanlarda değil, bedenimin sınırsız erişimini talep ediyor. Sonuçta, çocuklarının taşıyıcıyım. İkincisi, bunun için hizmetinin karşılığı olarak beni arkadaşlarıyla paylaşma hakkını talep ediyor. Üçüncüsü, ne zaman hamile olmadığımda prezervatif takmanı istiyor. Ben onun şartlarını çoktan kabul ettim. Üzgünüm ama başka bir yol yok. ”

“Anladım. Başka bir şey var mı?”

“Evet, acele etmeniz gerekecek. Yakında burada olacak. Kemal bir süre bebeğin odasına gideceksin. Mert beni dölleyene kadar burada yaşıyor olacak. Annem de bizimle birlikte hareket ediyor. yardım etmek için misafir odasında kalacak. ”

Eda gülümsedi ve bacaklarını ayırırken prezervatifi yırttım.

Son

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32


hülyayı 2 hafta boyunca siktim…

Category : Genel

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

hülyayı 2 hafta boyunca siktim…

teyzemin üst kat komşusu hülyayı 2 hafta boyunca siktim…

Öncelikle kendimden bahsedeyim ben 25 yaşında 1,81 boyunda kumral 75 kg hafif atletik yapılı yakışıklı denebilecek bi erkeğim. Sizlere geçen yaz teyzemin üst kat komşusu hülya (takma ad) ile aramda geçen olayı anlatmak istedim. Hülya 35 yaşında 1 çocuk annesi 1,75 boylarında beyaz tenli, siyah saçlı, balık etli, sütun gibi bacakları taş gibi yuvarlak dolgun kalçaları ve dimdik göğüsleriyle gerçekten çok seksi bir kadın. Birde yüz güzelliği eklenince her erkeğin fantazisini süsleyecek bir kadın tam anlamıyla. Onu ilk gördüğümde kendimden küçük sanmıştım 28 yaşında falan gösteriyo. Tabi kocası kendinden 21 yaş büyük olunca haliyle çok yıpranmamış kadın. Sanırım kocasıyla parası için evlenmiş, adam aşırı bi zengin değil fakat yinede hali vakti yerinde. Zaten teyzemde onların kiracısı. Ben normalde içine kapanık biri sayılırım. Görenler tipime bakıp bu yakışıklı çok can yakmıştır diye dü
şünsede malesef çok bi can yakmışlığım yok. Çıktığım kızları da çok memnun ederim kadın ruhundan da anlarım fakat nerde sorun var hala onu anlamış değilim. Ben şans işi olarak yorumluyorum. Sürekli bi seks hayatım olmadığı içinde sanal alemde kadınlarla çılgın sohbetler etmeyi seven biriyim
Ben Ankarada özel bi şirkette muhasebeciyim. 2010 temmuz ayında 15 gün yıllık iznimi aldım. Alanyaya tatile gitmeyi planlarken bazı akla gelmeyen masraflar yüzünden gidemedim. Teyzem kocaeli’nde oturuyor beni de çok sever. Onun yanına bari gidiyim hem teyzemi görmüş olurum, hemde 3 – 4 gün kocaeliyi gezerim dedim ve teyzeme gittim. Neyse akşama doğru teyzemlerin evine geldim. Teyzemde yalnız yaşayan bi kadın eniştem vefat ettikten sonra evlenmedi, oğluda istanbulda ünv 3.sınıfa gidiyor. Bunu teyzemle aramda bişey geçtiği için yazmıyorum yanlış anlaşılmasın yakın akraba ilişkilerinden nefret ederim. Neyse teyzem beni çok iyi karşıladı, en sevdiğim yemekleri yapmış neyse yemeği yedik teyzemle. Teyzem sofrayı toparlarken bende teyzemin laptopu açtım internette takılıyorum, derken kapı çaldı. Gelen o muhteşem kadın hülya idi. Teyzemin yalnız yaşadığını bildiği için, benimde geldiğimden haberi olmadığı için
gayet rahat siyah ince bir tayt ve beyaz dekolteli bi tişörtle gelmiş. Beni görünce çekinir gibi oldu ama geride dönemedi. Neyse teyzem bizi tanıştırdı. Hülya aklımı başımdan almıştı ne kadar tişörtüyle kapatmaya çalışsa bile o taytın altındaki yuvarlak kalçalar beni benden alıyordu. Yarrağım kabarmıştı saklamaya çalışıyordum. Hülyanın nasıl doyumsuz ve ateşli bi kadın olduğunu gözlerinden anlıyordum çaktırmadan beni süzüyordu. Neyse oturdukça sohbet koyulaşmış, bana ne iş yapıyosun falan gibilerinden laf bile atmaya başlamıştı. Yavaş yavaş kaynaşıyorduk. Artık hülya da tişörtüyle kalçalarını kapatmaktan yorulmuş pek oralı olmuyor sereserpe oturuyordu. O incecik taytın altındaki kilodun hatları net belli oluyordu. Çaktırmadan her fırsatta onu gözlerimle yiyordum ama ben kabaran yarrağımı hala saklamaya çalışıyordum, mecburdum. Kendi kendime Taner napıyosun kendine gel dedim ve dikkatimi
başka yerlere veriyim en iyisi diyerek tekrar laptopu kucağıma alıp internete takılmaya başladım. Ara ara sohbete katılıyordum. Hülya kocasından dert yanıyodu teyzeme. Neyse bi ara Hülya bana sen bilgisayardan anlarmısın diye sordu. Bende uzmanlık alanıma girer diye cevap verdim. Benim evde masaüstü bilgisayar var çok yavaş çalışıyo, internete girince donuyo format atılması gerekiyormuş onada bi bakabilirmisin dedi. Bende format cd si yok ama bulup hallederim bi ara dedim. CD si falan var gelip bi baksan çok sevinirm, walla bilgisayarcıya götürmeye üşeniyorum koca bilgisayarı dedi. Bende şimdi mi? dedim. Evet ben üst katta oturuyorum zaten dedi. Teyzemde git bi bakıver oğlum ben hülyayı severim gibilerinden bişeyler soyledi. Neyse bende tamam dedim çıktık.
Merdivenleri çıkarken hülyanın o güzel kalçalarından gözümü ayıramıyordum. Ben evde eşi falan vardır diye beklerken eve girdiğimizde kimse yoktu. Kimse yokmu diye sordum. Hayır eşim iş için yurtdışına gitti. 10 gün sonra dönecekmiş dedi. ve iş içinmi gidiyo orası da belli değil ik**e bir beni koyup koyup gidiyo tek başıma diyerek mırıldandı bi of çekti kendi kendine. Bu arada çocuğuda yatılı kolejde kalıyormuş. Zengin çocuğu nede olsa. Neyse pc hangi odada diye sordum pc odasına gittik. Ben pc yi açtım baktım gayet normal bi şekilde çalışıyordu. İnternet sayfalarında donukluk falan yapmıyordu. Bu arada ben bilgisayarı kullanırken hülyada sandalyemin arkasına geçmiş bilgisayarda benim yaptığım şeylere bakma bahanesiyle eğilmiş taş gibi göğüslerini omzuma yaslamıştı nefesinide boynumda hissediyordum. Hülyanın niyetini anlamıştım bi an önce harekete geçmek istiyordum ama ya yanlış anladıysam diy
e de tedirgindim. Ters bi tepki verirse rezil olurdum teyzeme karşı. O yüzden niyetini iyice anlamak için bi atılımda bulunmadım. Hülyanın omzuma yasladığı taş gibi göğüsleri abartısız 20 cm kalın yarrağımı kazık gibi sertleştirmişti. Altımda da eşofman olduğu için saklamakta güçlük çekiyordum bacak bacak üstüne atsam yine çok belli oluyordu kilodumdan taşan o iri yarrağım. Bilgisayarın ekranına bakmak için eğilmişti hülya ama göz ucuyla baktığımda eşofmanın içinde kabaran yarrağımı dikizlediğini gördüm. Ama yinede tedirgindim. Bu bilgisayar gayet hızlı bundan hızlısını ne yapacaksın dedim. Aaa sen gelmeden önce böyle değildi usta eli değmesi bile yetiyo baksana diyerek gülüyordu. Neyse ben kalkıyım diyerek tam sandalyeden kalkacakken omuzlarımdan aşağı bastırarak otur nereye gidiyosun sohbet ederiz sıkıldınmı yoksa dedi. Bende hayır dedim niyetini yavaş yavaş ortaya koyuyordu. Sen evlimisin
diye sordu. Hayır neden sordun dedim. Hiiiç merak ettim öylesine dedi. Peki sevgilin varmı dedi. Bende hayır sevgilim de yok dedim. Oda gülümseyerek yalancıııııııı seninmi sevgilin yok kesin vardır yeme beni dedi. Onun bu konuşmaları bile içimi eritiyordu. Bende gülümseyerek sana yalan borcummu var dedim. Ben sandalyede oturuken arkamdan sarılarak çok yakışıklısın senin olmak istiyorum anla artık dedi. Neye uğradığımı şaşırmıştım şaşkınlık ve sevinç duygusunu aynı anda yaşıyordum. Boynumu öpmeye başladı. Sevinçten havalara uçuyordum sonunda isteğim olmuştu. Tam sandalyeden kalkmak isterken tekrar omuzlarıma bastırıp kalkma dedi. Döner sandalyeyi kendine çevirerek kucağıma oturdu ve ateşli bi şekilde öpüşmeye başladık. Artık beni çıldırtan o kalçalar avuçlarımın içindeydi. Bi taraftan birbirimizi yercesine öpüşüyorduk benim ellerim hülyanın kalçalarını avuçluyor o ise benim saçlarımı o
kşuyordu. 5 dakika kadar öpüştükten sonra kucağımdan indi ve ben sandalyedeyken sen ne saklıyorsun bakalım orda diyerek sandalyemin önünde diz çöküp eşofmanımla kilodumu aynı anda sıyırdı. Sabah yola çıkmadan önce tıraş ettiğim 20 cm kalın kazık gibi yarrağı görünce ımmmmm offfffffff yarrağa bak lokum gibi porno filmlerdeki gibi diyerek eline alıp biraz sıvazladıktan sonra ağzına alıp yalamaya başladı. Yarrağa öyle susamışki yercesine emiyordu aletimi. Bende arada saçlarından tutup iyice bastırıyordum aletim boğazlarını dolduruyordu. Hülya yarrağımı yalarken bende hülyanın göğüs dekoltesinden elimi südyenin içine daldırıp göğüslerini okşamaya başladım. Hülya bi taraftan benim yarrağı emerken bi taraftanda taytın dışından amcığını okşuyordu. Amcığının suları taytın dışına kadar çıkmış sırılsıklam olmuştu. 5 dakika kadar yaladıktan sonra ayağa kalktım ve hülyayı o muhteşe
m kalçalarından kavrayarak kucağıma aldım. Yatak odasına geçelimmi diye sordum kısık bir sesle evet erkeğim bana kadınlığımı hissettir herşeyimle senin olmak istiyorum diyordu. Bu sözleri duymak beni dahada azdırıyordu. Onu götünden de sikmeyi düşünüyordum çünkü. Kucağımda hülyayı yatak odasına götürdüm yatak odasına giderkende beyaz tişörtüyle kırmızı südyenini çıkarmıştım oda benim tişörtümle atletimi çıkarmıştı. Yavaşça yatağa bırakıp üzerine yumuldum ben çırılçıplak hülyada ise sadece siyah taytı ile kırmızı kilodu kalmıştı. taytın dışından ıslak amcığı okşuyor, baldan tatlı göğüslerini emiyor, uçlarına hafif ısırıklar konduruyordum. Hülya ise bir eliyle yarrağımı sıvazlıyor, diğer eliyle saçlarımı okşuyor, erkeğim benim harikasın diye mırıldanıyordu. Artık o amcığı yalamanın vakti gelmişti. İlk önce ıslak taytını daha sonra kırmızı ıslak dantelli
kilodunu çıkardım. Hülyaya bacaklarını iyice aralamasını soyledim. Hülya bacaklarını açtı kabak gibi amcığı karşımdaydı. Elimle dokundum ama sanki hiç tüy çıkmıyor gibi tamamen prüzsüz bi amcığı vardı ve bacaklarıda aynıydı. Meğersem vücudundaki tüm tüyleri lazerle aldırmış cillop gibiydi. Hemen yumularak amcığının kenarlarını yalamaya başladım. Hafif hafif haykırıyordu amcığına iyice yaklaşıp nefesimi amcığında hissettiriyordum çok hoşuna gidiyordu. Hoşuna gidiyormu diye sorduğumda çok güzeeel diye cevap veriyordu. Daha önce ne bir erkeğin aletini yalamış nede bi erkeğe amcığını yalattırmış ilk defa oral seks yapıyormuş. 56 yaşındaki kocasından başka da hiç bi erkekle yatmamış şimdiye kadar. Neyse ben artık hülyanın o prüzsüz ıslak amcığına dilimi sokmuştum hararetli bi şekilde emiyorum, dilimle beceriyordum resmen. Hülya dizlerini büküp açıyor adete kendinden geçiyordu. G
ittikçe artan çığlığı beni dahada azdırıyor daha da şiddetli yalıyordum. Hülya iyice kendinden geçmişti boşalabileceğini düşünerek yalamayı bıraktım. Bacaklarının arasına girerek üstüne yumuldum kulağına sikeyimmi artık seni bebeğim diye sorduğumda evet artık o amcığıma sürttünen yarrağı içime almak istiyorum diyordu. Biraz doğruldum aletimin dibinden tutarak o prüzsüz amcığa fırça çekmeye başladım. Deli oluyordu hüya artık sik erkeğim diye inlemeye başladı. O sulu dar amcığın üstüne yarrağımın kafasını koyarak birden bütün ağırlığımı hülyaya verdim. 20 cm lik yarrağım bi hamlede yarıya kadar girmişti. Harika dar bi amcığı vardı. Ben sokar sokmaz hülya derin bir çığlık attı sanki bakireliğini alıyordum o derece çığlıklar atıyordu. Yavaş yavaş sokup çıkarmaya başladım. Hülya zevkten inim inim inliyordu daha yarrağımın yarısını sokmamıştım. Biraz alıştırdıktan s
onra bi hamlede taşaklarıma kadar sert bi şekilde dayadım hülyanın o tatlı amcığına. Hülya yine deli gibi çığlıklar atmaya başladı kısa bir süre sonra titreyerek boşaldı. Sıcak spermlerini taşşaklarımda hissetmiştim. Ben hala pompalamaya devam ediyordum. Bacaklarım kasıldı biraz çıkarmısın dedi. Bende tabi dedim ve üzerinden kalktım. Özür dileyerek kusura bakma bacaklarım kasıldı birazdan devam ederiz dedi. Sırtı yukarı bi şekilde yatıyordu. Öyle mükemmel bacaklarıyla uyumlu dolgun kalçaları vardıki anlatamam. Yanına uzandım bende kalçalarını okşuyordum. Hülya şenzlogta uzanır gibi sırtı yukarı gelmiş bi şekilde yatıyordu. Benim yarrak daha inmemişti yarrağıma bakıp gülüyordu. Ben bu yarrağı tamamen içime mi aldım diye gülerek bana soruyordu. Bende evet bebeğim diye cevap verdim. Daha sonra yanımda duran o kalçaları yalamaya başladım taş gibiydi. Hülya gülüyor ne yapıyosun erkeğim diyord
u. bende çok canım çekti yalıyorum diyordum. Bacakların kasıntısı geçtimi dedim. Hayır geçmedi geçer birazdan dedi. Poposunu okşarken herşeyinle benim olmakmı istiyordun dedim. Eevet dedi. Seni götünden de sikmek istiyorum bebeğim müsade edersin değilmi dedim. Bilmem hiç yapmadım ama çok acıyormuş galiba dedi. Onlar işi bilmiyorlar bebeğim çok fazla acıtmadan yaparım kremleriz falan diyerek ikna etttim. İyi tamam o zaman dedi. Artık o harika götüde sikecektim. Hemen aynanın önünden bi krem bulup sırtüstü yatan hülyanın bacaklarına oturarak baş parmağımla hülyanın göt deliğini kremlemeye parmaklamaya başladım. Hülya hafif hafif offff diye inliyordu. Göt deliğini iyice kremledikten sonra kafası kocaman olan yarrağımı hülyanın deliğinin üstüne getirdim. Kendini sıkma serbest bırak bebeğim diyerek, kendini serbest bırakmasını söyledim. Hülyada kendini bırakır bırakmaz tüm ağırlığımı vererek birden
taşaklarıma kadar kökledim o bembeyaz göte. Hülya ani bir çığlıkla nefes nefese kalmış çok acıyor aşkımmmmmm diye inliyordu. Yarrağım tamamen hülyanın poposundaydı. Yarrağımı göt deliğiyle sıktırıyordu. Kendimi geri çekiyordum ama çıkmıyordu yarrağımı koparacakçasına sıkıyordu. Ellerimle kalçalarını iki yana bastırarak yavaş yavaş gelgit yapmaya başladım çok acıyor diye inliyordu. Bi müddet sonra alışmıştı hoşuna gidiyormu bebeğim diyordum eveeeeeeeeetttttt diye inliyordu altımda. Daha sonra bacaklarının kasıntısı geçtimi önden devam edelimmi diye sordum evet dedi. Yarrağımı hülyanın götünden çıkardım. köpek pozisyonuna geçmesini söyledim. Hülya eşiyle hiç böyle seks yapmamış ama çok porno izlediği belliydi. Elleriyle başını yastığa koyup öyle bir domaldıki amcığını iyice ortaya çıkarmıştı. Bende dizlerimin üstüne yanaşarak yarrağımla amcığına fırça çekmeye baş
ladım. Hülya deli oluyordu hadiiii diyerek inliyordu. Kadını böyle delirtmesi benim çok hoşuma gider. Hülyayı iyice delirttikten sonra yavaşça yarrağımı amcığına kaydırdım. Gittikçe hızlanıyordum kalçalarına tokat atıyordum tokat attıkça ıhhhhhhh diye sesler çıkarıyor daha da azgınlaşıyordu sanki. Hızlı ve sert darbelerle sikiyordum ahhhhh ahhhh ahhhh ahhh ahhh diye nefes nefese inliyor yastığı ısırıyordu. O kaymak gibi amcığa kayarken saçlarını asılıp kendime çekmek ve o taş gibi kalçaları okşamak harika bişeydi. İkimizde nefes nefese sikişirken ağzına boşalmak istediğimi soyledim. Olmaz yüzüme boşal midem bulanır dedi. Tamam bebeğim ben çıkınca hemen yüzünü dön dedim. Boşalmam yakınlaştmıştı fakat hülya benden önce yine titreyerek şiddetli bi şekilde boşalmıştı. Ben devam ettim biraz gelip gittikten sonra bende patlamak üzereydim hemen yarağımı çıkardım. Ben çıkarır çıkarmaz
hülya da bana yüzünü dönerek gözlerini yumdu. Epey birikmiş olan spermlerimi hülyanın yüzüne ve göğüslerine doğru fışkırttım. Daha sonra banyoya gittik küvette sıcak suyun içinde kucağımda tekrar siktim harika bir kadındı. Banyodan çıktık yatağa uzandık birer sigara yaktık. Sohbet etmeye başladık daha hiç hayatında böyle seks yapmamış kocasından başka biriyle yatmamış. Ama kart kocasının onu aldattığını anlayınca kendine genç bi erkek aramaya başlamış tam o sıralarda benle tanıştığını soyledi. Bana kocasıyla olan ilişkisini anlattı adamın yarı ömrü yurtdışında geçiyormuş. Ayda bir iki kez anca seks yapıyolarmış onda da eşi 5 dk geçmeden boşalıyormuş. Eşinin penisi benimkinin hem uzunluk hem kalnlık olarak yarısı kadar bile olmadığını soyledi. Zaten daracık amcığındanda belliydi. Neyse ben artık gideyim dedim ve aşağı indim. Teyzem de ne oldu halletinmi dedi bende evet format attÄ
±m o yüzden geç bitti dedim. Biraz oturduktan sonra yattık. Ertesi sabah kahvaltı yapar yapmaz teyze ben gezmeye çıkıyorum diyerek sessizce çaktırmadan yukarı çıktım. Hülyayada mesaj attım zile basmamak için kapıyı aç diye. Yukarı çıkıp baktığımda kapı aralıktı içeri girdim. Hülya beni hoşgeldin yakışıklım diyerek karşıladı. Üstünde kırmızı saten sexy bir mini gecelik vardı. Hemen yanına giderek öpüşmeye başladık. Artık her fırsatta yukarı çıkıp bu doyumsuz yavruyu defalarca sikiyordum. Benim iznim bitmesine 4 gün kala kocası geldi. Kocası evde yokken yine kaçamaklara devam ettik. Aslında ben 3 – 4 günlüğüne gitmiştim kocaeliye ama bu fıstığı bırakıp gitmek olmazdı. İznimin son gününe kadar kaldım. 14 günde nerden baksanız 35 – 40 kez ilişki yaşadık. Bana hayatımın erkeği sevişmeyi ve kadınlığımı bana yaşatan erkeksin yakışıklı sevgilim benim diyordu. Ama ne yazıkki ayrılı
k günü gelmişti birbirimizin cep telefonunu, e-mailini almıştık ben ilk fırsatta tekrar kocaeliye gidecektim oda ilk fırsatta ankaraya gelecekti diye beklerken bir ay sonra beni aradı. Ve bana birdaha görüşemeyeceğiz ben istanbula taşınıyorum eşimden boşandım ve başka biriyle evleniyorum dedi. Bende üzülmüştüm tüm hayallerim bi anda yıkıldı. Bana yaşattığın herşey için teşekkürler ama artık görüşemeyiz dedi. Sonradan öğrendim kendinden 3 yaş küçük biriyle evlenmiş. Kocasından boşanmış kocasından da epey bi malvarlığı düşmüş. Şimdi istanbulda yaşıyormış. Tekrar onunla olmayı çok istiyorum ama mailini kapatmış. Telefon numarasını değiştirmiş. Diyeceğim o 14 günlük harika unutulmaz bir tatildi benim için. Şimdi nerde bulurum hülya gibisini ahhh hülya ahhhhh. Hülya gibi bi kadın çıksa karşıma hemen sikerim.Eğer hülya gibi olurum diyen varsa msn adresimi yazıyorum.ekleyin zevkten uçurayım

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32


istanbul travesti istanbul travesti istanbul travesti ankara travesti Moda Melanj kuşadası escort bayan bursa escort escort escort escort travestileri travestileri otele gelen escort beşiktaş escort beylikdüzü escort ankara escort istanbul escort Hacklink Hacklink panel Hacklink panel ankara escort Ankara escort bayan Ankara Escort Ankara Escort Rus Escort Eryaman Escort Etlik Escort Sincan Escort Çankaya Escort hurilerim.com Escort kırklareli escort kırşehir escort kocaeli escort konya escort kütahya escort malatya escort manisa escort maraş escort mardin escort mersin escort beylikdüzü escort antalya rus escort escort keçiören escort etlik escort çankaya escort mamasiki.com bucur.net hayvanca.net lazimlik.net cidden.net Escort bayan Escort bayan escortsme.com anadoluyakasikadin.com kadikoykadin.com atasehirkadin.com umraniyekadin.com bostancikadin.com maltepekadin.com pendikkadin.com kurtkoykadin.com kartalkadin.com istanbulspor.net şişli escort istanbul escort mecidiyeköy escort beşiktaş escort taksim escort fındıkzade escort çapa escort fatih escort topkapı escort escort şişli escort bayan bayrampaşa escort merter escort escort mecidiyeköy bursa escort warez forum Bonus veren siteler Deneme bonusu veren siteler 2025 ankara travesti By Casino bursa escort görükle escort bursa escort bursa escort bursa escort bursa escort kayseri escort kuşadası escort kocaeli escort konya escort kütahya escort manisa escort mardin escort mersin escort muğla escort nevşehir escort rize escort sakarya escort samsun escort şanlıurfa escort sivas escort tekirdağ escort trabzon escort tunceli escort uşak escort van escort yalova escort çorlu escort gebze escort gümüşhane escort izmir escort kilis escort kırklareli escort karabük escort karaman escort kars escort kıbrıs escort kırşehir escort malatya escort niğde escort ordu escort osmaniye escort sinop escort tokat escort yozgat escort zonguldak escort